2 aylık Ömer bebeğin tedavi gördüğü hastane kabusu oldu
Diyarbakır'da Özel Bower Hastanesi'nde tedavi gören 2 aylık prematüre Ömer bebeğin iddiaya göre, doktorların ihmalkarlığı nedeniyle sol baş ve işaret parmağında sakatlık oluştu. Durumu CİMER'e ve Sağlık Bakanlığı'na şikayet eden aile, hastane yönetimi tarafından kapı dışarı edildiklerini iddia etti.
Diyarbakır’da Özel Bower Hastanesi’nde tedavi gören 2 aylık prematüre Ömer bebeğin iddiaya göre, doktorların ihmalkarlığı nedeniyle sol baş ve işaret parmağında sakatlık oluştu. Durumu CİMER’e ve Sağlık Bakanlığı’na şikayet eden aile, hastane yönetimi tarafından kapı dışarı edildiklerini iddia etti.
Olay, Diyarbakır’da Özel Bower Hospital Hastanesi’nde meydana geldi. 12 Haziran 2024 tarihinde Diyarbakır Kadın Hastalıkları Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde prematüre bebek olarak dünyaya gelen Ömer Hattap Oral, solunum sıkıntısı ve akciğer problemi nedeniyle aynı gün içerisinde kentteki özel hastaneye sevk edildi. Burada tedavisini yürüten doktorlar, ilerleyen günlerde bebeğin sol el parmaklarında küçük yaraların oluştuğunu fark etti. İddiaya göre, durumu önemsemeyen doktorlar daha sonra yaranın büyüdüğünü fark etti ve durumu aileye "Kalıcı veya geçici bir sakatlık" diyerek bildirdi.
Aile, durumu Sağlık Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) şikayet etti. Çınar ilçesine bağlı kırsal Özgider Mahallesi’nde ikamet eden aile, bir müddet hastanede misafir edildiklerini ancak hastanenin, "Bebeğimizin ailesi, hastanemizin tüm iyi niyetli yaklaşımlarına rağmen maddi beklentilerle hukuki olarak şikayetçi olma yolunu tercih edeceğini belirtti" gerekçesiyle 8 Ağustos tarihinde kendilerini kapı dışarı ettiğini ileri sürdü.
Olayı anlatan Ömer Hattap’ın babası Mahmut Oral (30), "12.06.2024 tarihinde eşim Hayat Oral tarafından Diyarbakır Kadın Hastalıkları Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde sezaryen doğum gerçekleşti. Orada erkek çocuğumuz dünyaya geldi. Prematüre olarak dünyaya gelen çocuğum, orada yoğun bakım ünitesinde yer olmadığı için Özel Bower Hospital Hastanesi’ne sevk edildi. Bana sadece her gün anne sütü getirilmesi gerektiği söylendi. Ben de haftanın her günü anne sütü getiriyordum. 5-6 gün sonra bize çocuğumun sol parmaklarında enfeksiyondan kaynaklı yara oluştuğunu söylediler. Çocuğum yaklaşık 40 gün yoğun bakım ünitesinde kaldı. Çocuk doktoruyla görüştüğümüzde kalıcı veya geçici bir sakatlık olduğu söylendi. Yaklaşık 20 gündür fizik tedavi görüyor çocuğum. Bizi bu halde taburcu ediyorlar. Benim maddi imkanım olmadığı için her gün Çınar’a bağlı kırsal mahalleden gidip gelemiyorum" ifadelerine yer verdi.
Ailenin hukuki sürecini üstlenen Diyarbakır Barosu’na kayıtlı Avukat Mehmet Taşkıran ise, hastanede tedavi gören bebeğin 5. gününde sol elinin baş ve işaret parmağında bir şişlik olduğu görüldüğünü, yetkililerin durumu pek dikkate almadığını söyledi.
Konuşmanın devamında Avukat Taşkıran, şunları kaydetti:
"6. günde söz konusu bölgede morlukların olduğu görülüyor. 7. günde de ekimozların olduğu görülüyor. Ancak hastanede enfeksiyon kaptığı hususunda herhangi bir şüpheye kapılmıyorlar. Daha sonrasında hastanın enfeksiyon kaptığı ve durumu geç fark ettikleri anlaşılıyor. Hastanedeki görevlilerin konuyu ihmal ettikleri kabul ediliyor ve tedavisine başlanılıyor. Ancak tedavi sonuç vermiyor. Daha sonra kültürfizik tedavisine başlanıyor. Bu tedavi bir ay kadar devam ediyor. Bir ayın sonunda hastane yönetimi hastanın her gün orada yatışıyla ilgili, masraflarla ilgili külfet getirdiğinden kaynaklı olarak hastayı taburcu ediyorlar. Ve hastayı her gün kendi evinden hastaneye getirmek koşuluyla. Ancak hastane doktorları çocuğun tedavisinin hastanede kalıp öyle devam etmesi görüşündeyken idare, ekonomik zorlukları baz alarak hastayı taburcu etti. Mağdur edilen çiftimiz Çınar ilçesi kırsalında oturuyor. Her gün köyden Çınar’a, Çınar’dan Diyarbakır’a gelmek çok zor oluyor. Bu imkan da yok. Bu konuyla ilgili olarak hastane yönetimi tüm tedaviyi üstlendiğini söylemişti. Daha sonra ise bebek, her gün köyden şehre getirilip öyle tedaviye devam edilmesi şartıyla zorla taburcu edildi."
Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunacaklarını ifade eden Taşkıran, "Ama süreç uzun sürecek. Çünkü önce bebeğin tedavisinin sağlanması gerekiyor. Tedavisi sağlandıktan sonra kati rapor, daha sonra davalar açılır. Eğer müvekkilimin çocuğu iyileşmezse veya bir sakatlık oranı oluşursa, tabi ki maddi manevi tazminat davamızı da açacağız. Ayrıca görevliler hakkında kusurları varsa suç duyurusunda bulunacağız" diye konuştu.
Hastane yönetimi bahse konu olaya karşılık yaptığı açıklamada, şu ifadelere yer verdi:
"Habere konu olan bebeğimiz, geçtiğimiz haziran ayında solunum sıkıntısı, prematüre doğum ve kanında mikrop olma şüphesiyle hastanemiz Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesine başvurdu. Bebek ne yazık ki hayati tehlike ile karşı karşıyaydı ve birçok yeni doğan yoğun bakım ünitesince kabul edilmemişti. Titiz bir tedavi planıyla bebeğimizin hayata tutunması başarıldı. Tedavi süreci devam ederken bebeğimizin elinde şişlik ve enfeksiyon gelişti. Gelişen bu tıbbi komplikasyon ile ilgili yoğun bakım ünitemizde gerekli tedaviler yapıldı. Daha sonrasındaki tedavi sürecini de tümüyle hastanemiz üstlendi. Yürütülen fizik tedavi sürecinde bebeğin elinde iyileşme yönünde ciddi bir ilerleme kaydedildi. Bebeğimizin ailesi, hastanemizin tüm iyi niyetli yaklaşımlarına rağmen maddi beklentilerle hukuki olarak şikayetçi olma yolunu tercih edeceğini belirtti. Hastanemizde gelişen ve gelişebilecek tüm tıbbi komplikasyonlarda hasta ve çözüm odaklı bir yaklaşımımız olduğunu saygıyla belirtiriz."