20 yaşında ölür dediler şimdi kendi hastalığını araştırıyor!

Doktorların, 20 yaşına kadar yaşamaz dediği, Duchenne Müsküler Distrofi (Düşen Kas hastalığı) hastası 24 yaşındaki Erhan Karaman, biyomühendislik alanında yüksek lisans yaparak hastalığını araştırıyor.

20 yaşında ölür dediler şimdi kendi hastalığını araştırıyor!

Doktorların, 20 yaşına kadar yaşamaz dediği, Duchenne Müsküler Distrofi (Düşen Kas hastalığı) hastası 24 yaşındaki Erhan Karaman, biyomühendislik alanında yüksek lisans yaparak hastalığını araştırıyor. Tekerlekli sandalyeye mahkum olan ancak yaşamdan kopmayan Karaman'ın yazdığı iki kitap yayınlanırken, bir çok müzik aletini de çalarak müzikle hayata tutunuyor.

Doktorların 7 yaşında düşen kas hastalığı tanısı koyduğu ve 20 yaşına kadar yaşamaz dediği Erhan Karaman, şimdi hastalığının tedavisini araştırmak için biyomühendislik alanında yüksek lisans yapıyor. İlk başlarda yürüyen ve orta okul son sınıfta tekerlekli sandalyeye mahkum kalan Karaman, ağabeyinde ve kendinde görülen hastalığını araştırmak için Fırat Üniversitesi Biyomühendislik bölümünü bitirdi. Yine aynı bölümde yüksek lisans yaparak çalışmalarında devam eden Karaman, hastalığını araştırmak dışında böcek bilimiyle de ilgileniyor. Aynı zamanda 2 kitap çıkaran ve aktif olarak müzikle uğraşan Karaman, inadına hayata tutunuyor. Hastalığı sebebiyle hayata tutunmasıda birçok kişiye örnek olacak cinsten.

Kendisine 7 yaşında düşen kas hastalığı tanısı konulduğunu belirten Erhan Karaman, “Ağabeyimde de bu hastalık vardı. Bu sebeple hastalığıma karşı daha çok direnmem ağabeyimin sayesinde oldu. Ağabeyimde gördüğüm eksiklikleri ben tamamlayarak ilerledim. İlkokuldayken yürüyebiliyordum fakat hastalığımdan dolayı çok hızlı koşamıyordum. Ortaokul son sınıfta artık tekerlekli sandalyeye oturmaya başladım. Lise hayatım da ise tekerlekli sandalye üzerinde yaşamaya başladım. Tabi ki zorlanıyordum ama bunları aşmam gerekiyordu ve çok şükür aştım” dedi.

“Yaşamak bahane istiyordu”

Hastalığını araştırmak istediğini ifade eden Karaman, “Düşen kas hastalığı genetik ve tehlikeli bir hastalıktı. Özellikle doktorlar bu konuda çok umutlu konuşmuyorlardı. Bunlar benim için umut kaynağı oldu. Onları gördükçe yaşamda daha çok tutundum ve çabaladım. Fırat Üniversitesi biyomühendislik bölümünü bu sebepten dolayı tercih etmiştim. Lisans dönemini bitirdim ve yüksek lisans dönemindeyim. Hastalığımı araştırmak için bir bilgi birikimine sahip olup ilerlemek istiyorum. Beni hayatta tutan diğer etkenler ise ailem, arkadaşlarım, müzik ve edebiyat. Müzisyenlik yapıyorum, gitar ve bağlama çalıyorum. 2013 yılında çıkan ‘Savaşk’ ve bu sene çıkmış ‘Ne şiir şeysin sen’ kitaplarının yazarıyım. Kendi bestelerimi yapıyor, çabalamaya çalışıyorum. Yaşamak bahane istiyordu. Bende bahanelerimi belirleyip ilerlemeye çalışıyorum" diye konuştu.

“Doktorlar 20 yaşına gelmeden ölür dedi”

Kendi hastalığını bilmek istediğini dile getiren Karaman, “Sağlığımda olan gelişmeleri, ilerlemeleri, gerilemeleri ve neler yapabileceğimi görmek istiyordum. Bu sebeple biyomühendislik yazmıştım. Lisan hayatım boyunca zaten hastalığım üzerine araştırmalar yaptım. Bitirme tezini de hastalığım üzerine yapmıştım. Doktorlar 20 yaşına gelmeden ölür diyorlardı. Bana bunu söylediklerinde ben zaten 12 yaşındaydım ve bu psikoloji ile büyüdüm. Bu sebeple zaten ölüm bizim için kaçınılmaz bir gerçekti ve ben artık hayatın tadını almaya çalışıyordum. Benim iyi yapan ve hissettiren her şeyi bulup ona yönleniyordum. Hastalığımı araştırmak dışında böcek bilimiyle de ilgileniyorum. Böcekleri ve yaşamlarını araştırıyorum. Belki de bir gün hastalığımı bulurken böceklere ihtiyaç duyup ilerleyebilirim. Yüksek lisans bittikten sonra nasipse doktoramı da yapacağım” şeklinde konuştu.