Dr. Ahmet Anapalı'dan Tek Parti Dönemiyle İlgili Şok İddialar!

Elazığ 5. Kitap Fuarı'nda konuşan tarihçi-yazar Dr. Ahmet Anapalı, tek parti döneminde camilere yönelik uygulamaları eleştirerek, 'Tarihi camiler ihaleyle satıldı, vakıf kültürü yok sayıldı. Bazıları meyhane, bazıları ahır olarak kullanıldı' dedi. Anapalı, bu süreçte İslam'ın vakıf anlayışının hiçe sayıldığını vurguladı.

Tek Parti Döneminde Camilerin Durumu: Dr. Ahmet Anapalı'dan Çarpıcı Açıklamalar

Elazığ'da düzenlenen 5. Kitap Fuarı'na katılan tarihçi ve yazar Dr. Ahmet Anapalı, tek parti döneminde camilere yönelik uygulamalara dair dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Anapalı, bu dönemde camilerin tarihi ve dini kimliklerinin yok sayıldığını, çeşitli amaçlarla kullanıldığını ifade etti.

“Camiler Nalbant Dükkanı ve Ahır Olarak Kullanıldı”

Dr. Ahmet Anapalı, tek parti döneminde camilere yönelik uygulamaların tarihî belgelerle sabit olduğunu belirterek şu açıklamayı yaptı:

“1927 yılında Tuğra ve Kitabeleri Kazıma Kanunu çıkarıldı. Bu kanun, tarihi eser niteliğindeki yapıların üzerindeki tuğraların ve kitabelerin kazınmasını emrediyordu. Ayrıca, 500 metrekarelik bir alanda yalnızca bir caminin kalmasına izin verildi. Eski camiler sabit bırakılırken yenileri ihale ile satıldı. Osmanlı dönemine ait camiler, kiliselerle aynı bölgede olduğunda genellikle tercih edilmedi ve çoğu elden çıkarıldı.”

Anapalı, bu satışların neden çoğunlukla gayrimüslimlere yapıldığını ise şu sözlerle açıkladı:

“İslamiyet'e göre vakıf malını satmak veya satın almak haramdır. Bu nedenle Müslümanlar bu camileri almadı. Ancak alan kişiler vakıf kültürünü gözetmeden bu yapıların işlevlerini değiştirdi. Bazı camiler marangozhane, nalbant dükkanı veya ahır olarak kullanıldı.”

Camiler Meyhane ve Ahır Oldu

Anapalı, tek parti döneminde camilerin yalnızca ibadethane olmaktan çıkarılmadığını, birçok yapının meyhane gibi farklı amaçlarla kullanıldığını örneklerle dile getirdi:

“Vefa'da Tahir Ağa Camisi, Menderes dönemine kadar nalbant dükkanı olarak kullanıldı. Şehzade Paşa Camisi ise marangozhane olmuştu. Daha vahim bir durum olarak, Şereflikoçhisar'da bir cami ahır olarak kullanılmış ve bu durum 1936'da gazetelere haber olmuştur.”

Anapalı ayrıca İstanbul'un Beyoğlu semtindeki Merzifonlu Paşa Camisi'nin bir dönem Zarifi Meyhanesi olarak kullanıldığını ve bu işlevin günümüzde de devam ettiğini ifade etti.

Tarihi Çarşıların Satışı

Anapalı, Ayasofya'nın vakıf eserleri olan Kapalı Çarşı ve Mısır Çarşısı gibi yerlerin de ihale yoluyla satıldığını vurguladı:

“Vakıf malları satıldığında, İslam'a göre bu mallar sadece vakıf amaçları doğrultusunda kullanılabilir. Ancak bu yapılar çoğunlukla gayrimüslimlere satıldığı için asıl işlevlerinden tamamen uzaklaştılar. Bu, vakıf kültürüne aykırı bir durumdur.”

Geçmişten Günümüze Bir Ders

Dr. Ahmet Anapalı'nın bu açıklamaları, tarihe ışık tutarken aynı zamanda vakıf kültürünün korunmasının önemine dikkat çekiyor. Geçmişte yaşanan bu olayların hatırlanması, tarihi ve kültürel mirasın gelecekte daha iyi korunabilmesi için önemli bir ders niteliğinde.

İhlas Haber Ajansı

Bakmadan Geçme