Harput'u artık Dünya ile paylaşmaya mecburuz

Geçtiğimiz günlerde Harput'un UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi'ne girmesi için Fransa'nın başkenti Paris'te tanıtım toplantısı yapılmıştı.

Geçtiğimiz günlerde Harput'un UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi'ne girmesi için Fransa'nın başkenti Paris'te tanıtım toplantısı yapılmıştı. Projenin fikir babalarından Ankara Elazığ Kültür ve Tanıtma Vakfı Başkanı Mehmet Çağlar Paris'teki toplantının detaylarına değinerek; “İnsanlar şunu bilsinler ki artık Harput bizim değil. Bu saatten sonra Harput dünyanın mirası. İnsanlığın da ortak mirası. Harput'u artık dünya ile paylaşmaya mecburuz. Elazığ da bunun bilincinde olmalı” dedi.

Son dönemlerde İlimizin en çok konuşulan konularından biri Harput'un Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi'ne başvurusu oldu. Konuya ilişkin özellikle Elazığ Belediyesinin yoğun çalışmaları var. Bu çalışmalar içinde yer alan ve projenin fikir babalarından Elazığ Kültür ve Tanıtma Vakfı Başkanı Mehmet Çağlar, Paris seyahatleri esansında bir dizi görüşmeler gerçekleştirdiklerini ve bu görüşmeler vesilesi ile çok ciddi temaslarda bulunduklarını aktardı. Temaslara ilişkin değerlendirmeler yapan Çağlar, “Oradaki temaslarımız çok iyi oldu. Bizleri adeta kucakladılar. Ayrıca iş adamları ve ticaret müşavirliğimizin organize etmiş olduğu toplantı yapıldı. O toplantı da çok verimli geçti. Fransa'da hemşehrilerimizle bir araya geldik. Hemşehrilerimize Belediye Başkanımız Yanılmaz bir Elazığ tanıtımı konuşması gerçekleştirdi.16 mayıs tarihinde UNESCO'nun merkezine girmemiz ve etrafta Harput ismin sıkça geçmesi bizleri çok heyecanlandırdı. UNESCO binasında her yer Harput kokuyordu. Bu çok önemliydi. Salon hem yerli hem yabancılarla doluydu. Toplantıda UNESCO Daimi Temsilcimiz Altay Cengizer, OECD Daimi Temsilcimiz Erdem Başçı, Paris Büyükelçimiz İsmail Hakkı Musa, Paris Başkonsolosumuz Görkem Barış da katılım gösterdiler. Ayrıca Fransız Profesör Pierre Pinon ‘un toplantıda bir konuşma yapması ve Türkiye ile ilgili özellikle Türk –Fransız kültürel ilişkilerinde bir Fransız profesörün çok sıcak şeyleri gündeme getirmesi de bu toplantının havasını ve şeklini güzelleştirdi. Konuşmalar çok güzeldi. Özellikle bu konuşmaların hem yerel hem ulusal hem de uluslar arası basında yer alması tabi ki çok önemli oldu. Toplantıda adeta hafızalara, kulaklara Harput kazındı. Paris Büyükelçimiz İsmail Hakkı Musa, Paris Başkonsolosumuz Görkem Barış, OECD Daimi Temsilcimiz Erdem Başçı ve özellikle Elazığlı olmayan insanlar da çok etkilendi diyebilirim.”dedi.

‘HARPUT SENFONİSİ ÇOK İLGİ GÖRDÜ'

Toplantıya adeta Harput Senfonisi'nin damga vurduğunu anlatan Çağlar, “Harput Senfonisini Paris'te çalmak hayalimizdi. Toplantıda Harput kültürel ve tarihi varlıklarının tanıtım sinevizyon görseli gösterimdeyken; fonda Harput Senfonisi eşlik etti. Bu duruma toplantıya katılanlar çok şaşırdılar. Senfoni çok ilgi gördü. Senfoninin CD'lerini orada bulunan herkese verdik. Paris'e yapacağımız ikinci çıkarma artık bir konferans şeklinde olmaz. Olursa Harput Senfonisi ile olur. Şimdi hayalimiz, hedefimiz bu. Paris'te Harput Senfonisi'ni patlatalım istedik. Opera salonunda çalınsın ve Harput bu şekilde gündeme gelsin.” Başkan Çağlar sözlerine şu şekilde devam etti: “Bu toplantıya 19 kişi katıldık. Bu da çok önemli bir rakam… Başkan Yanılmaz, Vakfımızın yönetiminden 5 üyemiz, ayrıca Vakıf Mütevelli Heyetimizden iki üye, Eskişehir ve Ankara'dan iki iş adamımız, Antalya Kültür Derneği Başkanı katıldılar. Küçümsenmeyecek bir katılımdı. Belki şimdiye kadar UNESCO'ya müracaat eden diğer iller bu şekilde bir katılım gerçekleştirmemişlerdir. Bu anlamda çok ciddi bir katılım olduğunu söyleyebilirim. Sanıyorum yurt dışında bu kadar geniş bir katılımla Harput gibi tarihi ve kültürel bir varlığımızın gündeme getirildiği ve ilk etkinlik oldu.” Paris'te bulundukları esnada çok önemli temaslarda bulunduklarını kaydeden Çağlar, “Hemşerimiz ve aynı zamanda UNESCO Daimi Temsilcimiz Altay Cengizer Elazığ heyetine, rezidansında,A protokol düzeyinde çok ciddi ve katılımla bir yemek daveti verdi. Büyük elçilerin eşleriyle katıldığı yemeğe Paris'teki Türk işadamları da katılım gösterdi. Bu davet bizi çok etkiledi ve çok iyi oldu. İkili görüşmeler yapıldı. Elazığ Paris'e yansıtılmış oldu. Ayrıca Paris'te Türk iş adamlarımızla ve hemşehrilerimizle de bir araya geldik. Dolu dolu yaşadığımız 3-4 gün içinde hep Elazığ ve Harput konuşuldu” dedi.

‘BİZİM ŞAHİT OLAMDIĞIMIZ ÇOK CILIZ BİR TEPKİ OLMUŞ'

Toplantı esnasında Ermeni Diasporası ile ilgili yaşananlar konusunda sorduğumuz soruları da samimiyetle yanıtlayan Çağlar, bu konuya da şöyle açıklık getirdi: “Paris'te Ermeni Diasporası ile ilgili Büyükelçilik bu konuda gerekli hassasiyeti göstererek, Paris Valisi'ne toplantıyı anlatarak gerekli tedbirlerin alınmasını sağladı. Biz UNESCO binasına saat 13.30 gibi girdik. Toplantı 14.30 gibi başladı ve yaklaşık iki buçuk saat sürdü. Bizim UNESCO binasına giriş yaptığımız sırada ciddi güvenlik önlemleri alınmıştı. Ama etrafta herhangi bir hareketlilik söz konusu değildi. Biz toplantıdan çıktığımızda da bir şeyle karşılaşmadık. Herhangi bir şeye şahit olmadık. Ancak cılız bir tepkinin olduğunu duyduk. Ciddi bir şey olmadı. Biz toplantıdayken küçük bir grup tarafından bir şeyler olmuş; Bu bize iletildi ama beklediğimiz ölçüde bir tepki almadık. Ufak tefek hareketlenmelerden haberimiz olmadı. Ermeni bir grubun oraya geldiğini fakat bir şey yapılmadan dağıldıklarını söylediler. Şahit olmasak, görmesek de sadece duyduğumuz bir tepki olmuş. Ciddi boyutlu bir şey değildi. Paris'te dolu dolu 3-4 gün yaşadık. Çok üst düzey temaslarımız, görüşmelerimiz oldu. Biz bunları ülkemiz adına, Elazığ adına yaptık. Çok mutluluk duyduk. Notlarımı aldıktan sonra yapacağım ilk şey elçilerimize, daimi temsilcilerimize, başkonsolosumuza, müşavirlerimize teşekkür mektubu yazmak olacak.”

‘HARPUT, SENFONİSİ İLE DE PUAN TOPLADI'

Paris'te bulundukları temasların sıcak tutulması gerektiğini de vurgulayan Çağlar, “Birinci projemiz Harput Senfonisi oldu. İkinci proje de UNESCO yoluydu. Bunu ileriki günlerde başka ne şekilde değerlendiririz? Bunun hesabını yapacağız. Sanırım bunun da yolu Harput Senfonisi'nden geçiyor. Oradaki bir büyükelçiye, çok önemli kişilere Harput'u sadece tarihi ve kültürel değerleri ile değil, zengin musikisiyle de gündeme getirerek; bununda evrensel boyuta taşınmış bir senfoniyle ayakta durduğunu anlatmak da bizim için çok önemli oldu ve çok puan topladı. Bana göre seyahatin geniş özeti budur. Bu seyahati bundan sonra sıcak tutacağız. Bu projeyi sıcak tutarak, bu uzun yolculukta hiçbir şeyi soğutmadan; alan yönetiminden tutun da yapmamız gereken birçok şeyi gündeme alarak etap etap doğruları yaparak, bunları yaparken de sadece kendi düşüncelerimizi değil, yan düşünceleri de destekleyerek yapacağız. Ticaret Ataşemiz ve Kültür Ve Turizm Ataşemiz Elazığ'a 4 tane gazeteci göndereceklerini aktardılar. İleriki günlerde bunu gündemimize alacağız.” şeklinde konuştu.

‘ALAN YÖNETİMİ UNESCO YOLUNDA BİR ZORUNLULUKTUR'

UNESCO yolunda yapılması gerekenler hakkında da bilgiler veren Mehmet Çağlar, alan yönetiminin UNESCO'nun bir kriteri olduğunu aktararak, “Alan yönetimi bire bir UNESCO'ya olan bir sorumluluktur. Kendi içimizde bir organizasyonun ya da oluşumun yapacağı bir şey değildir. Alan yönetimi çok farklı bir şeydir. Alan yönetimi, UNESCO yolunda bir zorunluluktur. Bir kriterdir. Bu kriteri UNESCO için yapmak mecburiyetindeyiz. O yönetim UNESCO'ya karşı sorumlu olacak. Bu yönetimde de yerel bazı dinamikler yer alamaz. Bu yönetimde bir profesör, birkaç yabancı bilim adamı, şehri, temsilen birkaç temsilci yer alacaktır. Bu yönetim sadece Elazığlıların oluşturacağı bir yönetim olmayacak. Bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediyesinden destek alabiliriz ve belki Bursa Büyükşehir Belediyesinden destek alabiliriz. Tanıtım noktasında eksikliklerimiz var. Tişörtler, stickerlar yaptırmayı düşünüyoruz. Elazığ'daki dükkânlara taksilere, UNESCO yolunda Harput stickerlerı yapacağız. Yapılacak o kadar çok şey var ki. Hep düşünerek hareket etmemiz, düşünerek adım atmamız lazım.”dedi.

‘BU İŞ ELAZIĞ'IN BOYUTLARINI AŞTI'

Çağlar konuşmasının devamında, “Bu projede Elazığlılığı unutmak lazım… Bu proje dünya projesi, bu proje uluslararası bir proje… Basit bir şey değil. Bu projenin içinde sadece Elazığlılar olamaz. Elazığ belki şunu bilmiyorlar. Bu iş artık Elazığ'ın boyutlarını aştı. İsminde Harput olan birçok dernek ayağa kalkmış. ‘Bizi bu işin içine neden almıyorsunuz?” diyorlar. Hâlbuki, “Bize bu projede nasıl bir görev düşüyor, bizler ne yapabiliriz?” demeliler. Şunu da belirtmek isterim ki; konuşmalarımı kimse tenkit olarak, eleştiri olarak algılanmasın. Dışlamak olarak kimse kabul etmesin. Mutlaka Elazığ'daki derneklerle bir araya gelmemizin de bir zamanı var. Bu konuda ne kadar çok birliktelik oluşturursak, ne kadar çok ortak payda oluşturursak bizim için o kadar faydalı olacaktır. Bir araya geldiğimizde bu derneklere de görevler vereceğiz. Elbette ki onlarla da konuşacağız. “ şeklinde devam etti.

‘ARTIK HARPUT BİZİM DEĞİL DÜNYANIN MİRASI'

Harput'un yerelden evrensele doğru yolculuğunda katkıları olduğunu belirten Mehmet Çağlar “Bir varlığı UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne almak yetmez. Onu sahiplenip korumak lazım. Bu gibi projeler dar bir düşünceden yola çıkılarak yapılmamalı. Biz bir yola girdik. Bu yolda yorulduk. Yorulacağız. Birilerinin değerlerimizi sahiplenmesi gerekiyor. Bizim şahsi olarak gelecek adına bir beklentimiz yok. Her şeyi Elazığ için yapıyoruz. Bizim için amaç önemli. Biz araçlara takılmıyoruz. Harput'u UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne taşımak amacındayız. İleriki zamanlarda başarı elde etmek istiyoruz. Harput'un Elazığ'ın yerelden evrensele doğru yolculuğunda ciddi bir katkımız olduğuna inanıyorum. Bu şehri, Fırat'ın ötesine taşımanın yolu budur. Bizim kendi kendimizi tanımamız, kendi kendimize konuşmamız kendi kendimize çalıp oynamamız, kendi kendimize yiyip içmemizin bir değeri olduğuna inanmıyorum.”

‘BU MİRASA ŞİMDİYE KADAR SAHİP ÇIKILMAMIŞ'

“Bu şehrin 180 küsur yıllık bir tarihi var ve 180 yıldır insanlar ne yapmış. İnsanlar Harput'u yemek yeme, çay içme, hava alma yeri olarak görmüşler. Onun dışında başka ne yapılmış. Bu varlığı, bu değerimizi kucaklamamışlar. Elazığ'dakiler bu mirasa şimdiye kadar sahip çıkmamış. İnsanlar şunu bilsinler ki Artık Harput bizim değil. Bu saatten sonra bizim değil, Harput dünyanın mirası. İnsanlığın da ortak mirası. Harput'u artık dünya ile paylaşmaya mecburuz. Elazığ da bunun bilincinde olmalı. Elazığ dışında yaşayan Bir Elazığlı olarak diyorum ki Harput bizim değil dünyanın mirası, insanlığın da ortak mirası olacak. Bunu da bugün Elazığ'ın kabullenmesi gerekiyor.”

İhlas Haber Ajansı

Bakmadan Geçme