Av. Dr. İrfan Sönmez: Siyasi destek olmadıkça mafya olmaz
Elazığ Günışığı Gazetesi muhabiri Faik Akgün sitemiz köşe yazarı Av.Dr. İrfan Sönmez ile röportaj gerçekleştirdi. Röportajda gündeme dair çok önemli değerlendirmelerde bulundu.
Elazığ Günışığı Gazetesi suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamaları ile ilgili sitemiz köşe yazarı Av.Dr. İrfan Sönmez’e mikrofon uzattı.
Sönmez son haftalarda ülke gündemini meşgul eden açıklamalar ve iddialar ile ilgili Günışığı Gazetesi'ne çok önemli değerlendirmelerde bulundu.
Faik Akgün'ün derlediği röportajı siz değerli okuyucularımızla paylaşıyoruz;
Sayın Sönmez, iç ve dış siyaseti yakından takip ediyorsunuz. Bu konuda kitaplarınız da var. Her gün yeni bir gündeme uyanıyoruz. Aylarca ekonomik krizi, pandemiyi konuştuk. Şimdi farklı bir gündem var, Peker’in açıklamalarını konuşuyoruz. Neler oluyor Türkiye’de?
“YÖNETİMDEKİ ÇÜRÜMEYE, DEJENERASYONA AYNA TUTTU”
“Olan şey belli... Biri çıktı kral çıplak dedi, insanların bir kısmının ısrarla görmek istemediği şeyleri gözler önüne serdi. Yönetimdeki çürümeye, dejenerasyona ayna tuttu. Dar bir çevrenin yıllardır bildiği konuları genele şamil hale getirdi.”
Yani Bunlar Biliniyor Muydu?
“BİLİNİYOR AMA SÖYLENEMİYORDU”
“Elbette biliniyordu, bir şeyin medyaya yansımaması bilinmediği anlamına gelmiyor. Biliniyor ama söylenemiyordu. Çünkü Türkiye’de hapishaneyi göze almadan bu konuları konuşacak iklim yok. Basın susturuldu, yargı zincire vuruldu. Niçin? İşte bunlar konuşulmasın, soruşturulmasın diye…”
Siz Peker’in İddialarına İnanıyor Musunuz?
“ÜLKEDE BU KADAR VAHİM İDDİALAR KOL GEZİYOR, KİMSE ÜZERİNE ALINMIYOR”
“Siz inanmıyor musunuz? Benim veya başkasının inanması ya da inanmaması önemli değil. Bir ülkede bu kadar vahim iddialar kol geziyor, kimse üzerine alınmıyor, yargı gereğini yapmıyorsa asıl korkunç olan budur. Suçun işlenmesinden daha vahim olan onun görmezden gelinmesi, soruşturulmamasıdır. Bu, o ülkenin, o devletin felaketi demektir. Devlet adaletle meşruiyet kazanır, adaletle yaşar. Peker, konuşmaya başlayalı haftalar oldu, ne suçlananlar üzerine alındı, ne yargı harekete geçti.”
Ama Ya İftiraysa?
“ULUSLAR ARASI UYUŞTURUCU TİCARETİNDEN BAHSEDİYOR, CİNAYETLERDEN BAHSEDİYOR, RÜŞVETTEN, YOLSUZLUKTAN BAHSEDİYOR.”
“Buna karar verecek olan da yargıdır. İftiraya uğrayan varsa iftiraya uğradım demesi yetmez, iddiaların tek tek somut delillerle cevaplandırılması gerekir. Peker basit suçlardan bahsetmiyor, uluslararası uyuşturucu ticaretinden bahsediyor, cinayetlerden bahsediyor, rüşvetten, yolsuzluktan bahsediyor. Bunlar Türk Ceza Kanunu’ndaki en ağır suçlardır. İma edilmesinin bile araştırılması gerekir. Kaldı ki ima etmiyor, iddialarını telefon kayıtlarıyla, bazen görüntü kayıtları ile delillendiriyor.”
Yargının Tavrını Nasıl Buluyorsunuz?
“DİYELİM Kİ SOKAKTA BİR SABIKALI BİR CİNAYETE TANIK OLDU, MAHKEME ONA SEN SABIKALISIN SENİN ŞAHİTLİĞİN MAKBUL DEĞİL MİDİR DİYECEK?”
“Bakın, yargı iddiada bulunanın kimliğine bakmaz, iddialarının inandırıcı olup olmadığına bakar. Bir iddia inandırıcıysa, makul bir şüphe uyandırıyorsa yargı ona kayıtsız kalamaz. Savcılık soruşturur, araştırır, ya dava açar, ya açmaz. Ama soruşturmuyorum diyemez. Diyelim ki sokakta bir sabıkalı bir cinayete tanık oldu, mahkeme ona sen sabıkalısın senin şahitliğin makbul değil midir diyecek? Böyle bir şey olabilir mi? Kaldı ki Peker’in anlattığı şeylerin çoğu kulaktan dolma şeyler değil, bizzat tanık olduğu şeyler. Kıbrıs’ta işlenen cinayet hakkında kardeşinin bile ismini verdi. ‘Korkut Eken’le gittiler, yapmadan döndüler, sonradan adam öldürüldü.’ dedi. Bu kadar net bir ifade, sözün sahibi suç örgütü lideri diye hafife alınamaz. Suç örgütü lideri ise seçimlerde niçin şehir şehir gezdirip, Cumhur İttifakı için miting yaptırdınız? Niçin muhalefeti bu şahsa tehdit ettirdiniz? Niçin eski milletvekili Fevzi İşbaran’ı dövdürdünüz? Bunlar gözümüzün önünde olmadı mı? Bunları görmezden gelmek bilinçli körlüktür. Hakikat körlüğüdür. Bir partiniz, sevdiğiniz bir lider olabilir bu hakikatten vazgeçmeyi gerektirmez. Hakikati kaybedersek her şeyi kaybederiz. Yalanların önünde kuru bir yaprak gibi savrulur dururuz.”
Peker’in Mehmet Ağar’a Yönelik İddialarını Nasıl Değerlendiriyorsunuz?
“HEMŞERİMİZ ÖNCE AKLANMALI... “
“Ölçümüz hemşerilik değil, hakkaniyettir. Biz iyiyle, doğru ile hakikat ile hemşeri olmalıyız. Milletin menfaati hiç kimse için feda edilmez. Asıl olan Türk Milleti’dir. Bir kişi hemşerimizdir diye ona sahip çıkmak bir zorunlulukmuş gibi davranmak doğru değil. Hemşerimiz önce aklanmalı... Rahmetli Abdullah Çatlı ölmeden önce hemşerimiz hakkında çok ağır ifadeler kullanıyordu. Elazığ, Ağar’a üç dönem karşılıksız destek oldu. Hiçbir şey almadı, hep verdi. Ağar bir şapka giydi, memleket çocuğu diye dalkavuklar alkış tuttular. Şu memlekette tek bir çakılı çivisi yoktur. Gerçek böyledir. Ama Elazığ hep reklamın peşinden gider. Biri çıkıp bu adam hayalinizdeki adam değildir, dediğinde de tepki gösterir. Elazığ’ın Ağar’a hiçbir borcu yok. Süleyman Soylu, Habertürk’te katıldığı programda ne dedi, ‘Ağar’ın yerinde olsam 48 saat içinde marinayı terk ederim’ dedi. Yine aynı Soylu, benim evimde para sayma makinesi yakalanmadı, eski İçişleri bakanı Muammer Güler’in evinde yakalandı dedi. Hani 17/25 Aralık kumpastı? Hani rüşvet- müşvet yoktu? Evet 17 Aralık kumpastı. Ama kumpas yalana, gerçek dışı suçlamalara dayanmıyordu, kumpas da, rüşvette gerçekti. Ama üstü örtüldü. Zarrab daha sonra Amerika’daki Halk Bank Davası’nda bunların hepsini doğruladı. Kime rüşvet vermişse tek tek saydı. O isimlerin hiç biri ceza görmedi. İşte mafyalaşma oradan cesaret aldı, madem artık bizden kimse hesap soramıyor, istediğimizi yapalım dediler. Yargı bunun için zincire vuruldu.”
Yargı İle İlgili Çok Şikayet Var, Uluslararası Endekslerde En Altlara Düştük, FETÖ Borsalarından Bahsediliyor, Siz Bir Hukukçusunuz Gerçekten Öyle Mi?
“ÇÜNKÜ YARGI SARAYA BAĞLANDI”
“Çok kıymetli hukukçularımız var, herkes aynı torbaya konulamaz. Ama bir bütün olarak baktığımızda bu şikayetler az bile. Peker, ilk kasetini 3. 5 hafta önce yayınladı, aradan geçen süre içinde tek bir soruşturma başlatılmadı. Çünkü yargı saraya bağlandı.”
Yani Saray Bu İddialardan Rahatsız Değil Mi?
“MİLLETİN HUKUKUNU, DEVLETİN BEKASINI DÜŞÜNEN BİR SANİYE BEKLEMEZ “
“Belki ifşaat demek daha doğru… Çünkü Peker daha çok itiraf yapıyor. Bu iddiayı aşan bir durum… Saray rahatsızsa, adaletin gerçekleşmesini istiyorsa, iddia ettiği gibi tüyü bitmemiş yetimin hakkından yanaysa yargının önünü açacak. Devlet Denetleme Kurulu’nu harekete geçirecek, meclis çoğunluğu ellerinde, geniş yetkilerle araştırma komisyonu kurduracak, elini tutan mı var? Birazcık milletin hukukunu, devletin bekasını düşünen bir saniye beklemez. Sayın Cumhurbaşkanı daha ne bekliyor?”
Belki Arkadaşlarının Masum Olduğuna İnanıyordur?
“SİZ BİRİLERİNİ KORUYUP YARGI ÖNÜNE ÇIKARMASANIZ BİLE MİLLET VİCDANI ONU YARGILAYIP BİR HÜKÜM VERİYOR”
“Olabilir, bunun yolu da hukuktur. Bu insanlara savunma imkanı vermemek maşeri vicdanda mahkum olmaları demektir. Üç mahkeme var, birincisi bildiğimiz mahkemeler, ikincisi maşeri vicdan, üçüncüsü ilahi huzur. Siz birilerini koruyup yargı önüne çıkarmasanız bile millet vicdanı onu yargılayıp bir hüküm veriyor. Bu insanlar kendilerine güveniyorlar, masum olduklarına inanıyorlarsa yargılamayı kendileri istemeliler.”
Yargılanmak İstemiyorlar Mı?
“HEM BAKAN OL HEM BENİ YARGILAYIN DE BU NASIL OLACAK?”
“İstiyorlar mı? Gerçekten yargılanmak isteyen önce görevini bırakır. Hem bakan ol, hem beni yargılayın de, bu nasıl olacak? Polis sensin, savcı sensin, hakim sensin beni yargılayın diyorsun. Temizsen, kendine inanıyorsan istifa et öyle yargılanma iste... Bunu yapamıyorsan maşeri vicdanda aklanamazsın.”
Ya FETÖ Borsası?
“BU ADAMLAR SİZİN ADAMLARINIZ ONLAR FETÖ BORSASI VAR DİYOR”
“Peker adres veriyor, Zorlu AVM’de açılan bürodan bahsediyor. Bu yeni değil ki, daha önce Gaziantep eski AKP Milletvekili Şamil Tayyar aynı şeyleri söylemedi mi? O yalan bu yalan, peki doğru kim? Bu adamlar sizin adamlarınız onlar FETÖ borsası var diyor. Adaletin alınıp satıldığı, fakir fukaranın hesap verip güçlünün kurtulduğu yerde dirlik düzenlik olmaz. FETÖ’ nün sohbetlerine gidenden, bankasına para yatırandan hesap sorup, 4 ton 900 kilogram kokainin, intihara sürüklenen kızın, Kıbrıs’ta işlenen cinayetin, malına mülküne çökülen insanların hesabını sormazsan vatandaş bu nasıl adalet diye sorar.”
Peker’in Videolarının Çok Fazla İzlenmesini Nasıl Yorumluyorsunuz?
“SİYASET YAPANLAR BUNDAN DERS ALMALI”
“İki şeye bağlıyorum, önce inandırıcılığına… Bir defa 17/25 Aralık’ta vatandaşın kafasında bir algı oluştu. Bu işlere inanır hale geldi, artık kimse hiçbir şeyi sürpriz olarak görmüyor. Çala çala bizi her şeye alıştırdılar. İkincisi, iktidar muhalefeti çok aşağıladı, toplumu çok kutuplaştırdı, toplumun bir kısmında iktidara karşı ciddi bir öfke birikimi var. Bunun etkisiyle iktidara yönelik her iddiaya inanan bir zemin oluştu. Kimsede hükümeti savunacak istek bırakmadılar. Siyaset yapanlar bundan ders almalı, toplumu kutuplaştırmak, birkaç kişinin ihtirasları uğruna birbirine düşürmek doğru değil. Birbirimize düşman olursak her şeyimizi yitiririz. Bu coğrafya parçalanmış, devlet bağı zayıflamış bir toplumu kaldırmaz. Ne yazık ki yıllar boyunca pis bir siyaset uğruna kardeşi kardeşe düşman ettiler.”
Soylu’ya Katıldığı Bir Programda Bu Videolar Neden Çok Seyrediliyor? Diye Soruldu. Soylu’ nun Cevabı Tartışmalara Neden Oldu. Bu Noktada Siz Ne Düşünüyorsunuz?
“BU CEVAP BİR BAKANIN AĞZINA YAKIŞIYOR MU? “
“Ne cevap verdi, yüzünüz kızardı değil mi? Çocuk pornoları da o kadar seyrediliyor. Dedi. Bu cevap bir bakanın ağzına yakışıyor mu? Daha önce Peker için de çok galiz çok utanç verici bir ifade kullanarak ‘karısının iç çamaşırına saklanıyor’ dedi. Bunu diyen adam başka hiçbir suçu olmasa da sırf bu çirkin lafları ettiği için bakanlık yapamamalı. Bu ağız devlet adamı ağzı değil, bakan bu ağzı kullandığı için kamuoyundan destek bulamıyor. Ha burada şunu da ıskalamıyorum, Soylu daha önce ‘bulunduğum makam münasebetiyle bazı mahrem bilgilere sahibim’ demişti. Çocuk pornosunu da konuşma içinde ilgisiz bir bağlamda söyledi, bir yerlere mesaj göndermiş olabilir. Beni harcarsanız bak çok şey biliyorum anlamında...”
Bir Milletvekili Peker’den Ayda 10 Bin Dolar Maaş Alıyor Dedi. Sizce Ne Amaçla Söylemiştir?
“ŞANTAJ AMAÇLI MI BİLEMEM, AMA …”
“Şantaj amaçlı mı bilemem, ama muhalefetten biri olsaydı; elli defa ortaya çıkmıştı. Muhalefetten bir milletvekilinin hükümete iş yaptırma şansı yok, Peker birine maaş veriyorsa ondan yararlanmak için veriyordur. O da olsa olsa Cumhur ittifakını oluşturan partilerden birinin milletvekili olabilir. Ben tahmin ediyorum ama hukuki sonuçları olduğu için söylemeyi doğru bulmuyorum. Onu da kendini korumak için kullanıyor olabilir, öyleyse bir gün bile görevde kalmamalı. Çünkü bu mahrem bilgileri kendisi için kullanıyor, demektir ki asla kabul edilebilecek bir durum değildir.”
Bakan İstifa Edecek Bir Şey Yok Diyor. Bu Durumu Nasıl Yorumluyorsunuz?
“BİR ŞEKİLDE GİDECEKTİR KALIRSA HEP BERABER GİDERLER”
“Evet öyle diyor, ama bu toplumun ahlak diye bir davası varsa, sarayın böyle bir hassasiyeti varsa Soylu bir gün bile orada kalamaz. Bana göre Soylu’yu hiçbir güç orada tutamaz. Artık FETÖ-Metö de diyemezler. Saray da tutamaz. Onu tutmak ona isnat edilen iddiaları sahiplenmektir. Kimse o riski göze alamaz. Bir şekilde gidecektir. Kalırsa hep beraber giderler.”
Peker Kime Mesaj Veriyor?
“PEKER 7. KASETİNDE ASLINDA SARAYA DA MESAJ VERDİ”
“Peker 7. Kasetinde aslında saraya da mesaj verdi. Binali Yıldırım cumhurbaşkanının aklının yarısı… Ona dokunmak saraya dokunmaktır. Peker ne dedi, ‘Binali Yıldırım’ın oğlu uyuşturucu taşıyıcısı olabilir?’ dedi. Binali Yıldırım’a vurmak Saray’a vurmaktır.
Hedef sadece Soylu mu?
“BUNU DEMESİNİ YARGIDAN BEKLİYORUZ”
“Olamaz da diyemeyiz, olabilir de… Bunu, demesini yargıdan bekliyoruz. Masumiyet karinesi evrensel bir hukuk kuralıdır. Ama şüpheli bir durum var mıdır, evet vardır? Nasıl var derseniz açıklayayım:
2020 ortalarında Kolombiya’da Türkiye’ye gelecek 4 ton 900 kilogram kokain yakalanıyor. Uyuşturucu taşıma rotasının değişmesi sorunu ortaya çıkıyor. Cumhur Başkanı Kararnamesi ile Ağustos 2020’de Venezuela’dan peynir, susam ve yulaf tohumu ithal edilmesi için izin çıkıyor. Venezuela peynir ihraç eden bir ülke değil, üstelik peyniri çok kalitesiz. Türkiye’de Hollanda ve İtalya’dan alınan az miktar cins peynirin dışında peynir ithal eden bir ülke değil, tam aksine peynir ihraç ediyoruz. 2019’da 165 milyon dolarlık peyniri dışarı satmışız. Dünya peynir ihracatı 33 milyar Dolar. Bunun 27 milyar dolarını Avrupa ülkeleri yapıyor, Türkiye sıralamada 27. Şimdi düşünelim; 10.500 Km ötede bir ülkeden peynir yulaf ithal etmenin mantığı var mı? Önce böyle bir yol açılıyor. İthalatımız var gemiler rahat gidip gelsin diye. Sonra Aralık ayında Binali Yıldırım’ın oğlu Venezuela’ya gidiyor. Binali Bey ‘test kiti ve maske dağıtmaya gitti’ diyor işte, ipin ucu burada kopuyor. Mesela 5 Aralık 2020’de Türkiye’de 31 bin civarında vaka var, Venezuela’da sadece 300 vaka var. 300 Vaka için test kiti, maske iddiası çok inandırıcı değil. Sonra niye Binali yıldırım konuşuyor da Erkan Yıldırım konuşmuyor. Konuşması gereken Binali Yıldırım değil, Erkan Yıldırım… O konuşmalı ve herkesin kafasındaki sorulara cevap vermelidir. Tabi bunları söylerken kimseyi zan altında bırakmak istemiyorum ama ithalat kararını kullanmış olabilirler, Sarayı aldatmış olabilirler, bu işlerin hiç biri olmamış da olabilir. Bunun doğrusuna yanlışına yargı karar vermeli.”
Bu Kördüğümü Yargının Çözmesi Mi Gerekiyor?
“ŞİMDİ ANLIYOR MUSUNUZ? YILLARDIR NİÇİN BAĞIMSIZ YARGI DİYE FERYAT ETTİĞİMİZİ…”
“Şimdi anlıyor musunuz? Yıllardır niçin bağımsız yargı diye feryat ettiğimizi… Yargı bağımsız değilse o ülke güçlüler için bir suç cenneti, zayıflar için bir cehennem olur. Vatandaşın cebindeki din-iman-vatan-millet diyerek alınır. Soyulup soğana çevrilir. Gelişmiş ülkelere bakın hepsinin ortak noktası kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığıdır. İsterseniz bir kaçını sayalım, ABD-İngiletere, Almanya, Japonya, İtalya, Fransa, Hollanda, Avusturya bu ülkelerin hepsinde yargı bağımsız. Bir de diğerlerine bakalım Mısır, Arabistan, Suriye, Nijerya, Kongo, Cibuti, Burkina Faso gibi ülkelerde ise kuvvetler birliği var, yanı yargı bağımlı... Demokrasi, adalet, yargı bağımsızlığı, ehliyet ile o ülkenin ekonomik durumu arasında doğrudan bir bağ vardır. Şunu rahatlıkla iddia edebiliriz vatandaşı devlete bağlayan en önemli bağ adalettir. Bir kısım terör hareketleri, etnik kalkışmalar adaletsizlikten beslenir. Bu ülkede adalet rayına otursun, sorunlarının çoğunu kavgasız gürültüsüz çözer.”
Önümüzdeki Süreci Nasıl Görüyorsunuz?
“BU İKTİDARIN ÖMRÜ İLK SEÇİME KADARDIR”
“Ben saray iktidarının bir bundan sonrası olduğuna inanmıyorum. Mafyanın bu kadar yaygınlaştığı, siyasetle bu kadar iç içe girdiği bir dönem hiç yaşanmadı. Kimse haberimiz yok, görmedik, duymadık diyemez. Yapanlar, koruyanlar hep gözlerimizin önünde… Böyle bir yönetim biçimi özellikle tercih edildi. Daha birkaç gün önce devlete kazık atan, dezenfektan satan bakan Ruhsar Pekcan hakkında muhalefetin verdiği önerge AKP ve MHP oyları ile reddedilmedi mi?
Bakan, satışı ikrar etmiş, fahiş fiyatla sattığı tespit edilmiş ama iki partinin oyları ile aklanmıştı. Eğer suçlular oylama ile aklanacaksa mahkemelere ne gerek var?
Bir parti milliyetçi ise devletine kazık atanı, görevini kötüye kullananı aklamak için elini kaldırmaz. Kaldıran el kirlenir çünkü… Milliyetçinin eli milletinin hukuku için kalkar, değilse ortada milliyetçilik diye bir şey kalmaz. Diğer yandan tetikçi kullanan er geç o tetikçinin kurbanı olur.
Bu bir iki bakanın, eski bürokratın zaafı veya yanlışı değil, daha büyük bir organizasyon söz konusu…buz dağının görünen kısmı… Bu ülkenin dinini, imanını, ormanlarını, kaynaklarını, ruhunu her şeyini yağmaladılar. Bu işlerin düzelmesi bu zihniyetin gitmesine bağlıdır. Nitekim muhalefet hızla yükseliyor. Top milletimizde, ya yetkiyi doğru yere verecek, ya da aynı yanlışta ısrar edecek.
İktidar Türkiye’yi yönetemiyor. Peker herkesi abandone etti. Doğru dürüst cevap bile veremiyorlar. Bu ülkenin bakanına ‘Sülüüü…’ diye hitap edilmesini, devletimizin bu kadar itibarsızlaştırılmasını hazmedemiyorum. Kimse milletten büyük değildir. Kimsenin bu devletin alnına uyuşturucu ülkesi damgası vurdurmaya hakkı yoktur. Yargı harekete geçmeli, ipin ucu nereye kadar gidiyorsa oraya kadar gitmelidir. Vatandaşa, hepimize düşen, ‘Emaneti ehline verin.’ diyen ilahi sese kulak vermektir. ‘Emaneti ehline vermediğiniz takdirde kıyameti bekleyin.’ diyor yüce Peygamber… İşte o kıyamet, bu kıyamettir. Yani ülkenin kötü yönetilmesi, vatandaşın can ve mal emniyetinin kalmaması, korkunun toplumu yönetir, hale gelmesidir. Bu iktidar kendine verilen şansı kullanmamıştır, ömrü ilk seçime kadar olacaktır.”
Kaynak: Günışığı Gazetesi / Faik Akgün