Harput'tan sonra Sivrice Batıkkent de UNESCO'ya aday!

'Doğunun Akdenizi' olarak bilinen Hazar Gölü'nün altındaki Batıkkent UNESCO Dünya Kültür Mirasına girmek için aday

Harput'tan sonra Sivrice Batıkkent de UNESCO'ya aday!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Sivrice Belediyesi’nin girişimleriyle geçtiğimiz yıllarda Avrupa`nın sayılı destinasyonları içinde yer alan Hazar Gölü altında bulunan Batıkkent UNESCO Dünya Kültür Miras Listesine aday. Adaylık başvurusu sunum dosyasında Hazar Gölü suları altında kalan Gölcük Köyü hakkında bir tarihi coğrafya araştırması ve ayrıca Sivrice İlçesininin tarihi, coğrafyası, Hazarbaba Dağı, Hazar Gölü, Hazar Gölünü besleyen akarsu ve göller, Kürk suyu, Batıkkent, Gölcük köyü hakkında bilgilendirmeler ve görseller bulunuyor. Sivrice belediyesi Başkanı Ebubekir Irmak gazetemize yaptığı özel açıklamada “Hazar Gölü altında bulunan Batıkkent’in UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine alınması için bir sunum dosyası hazırlandığını ifade ederek “Ekim ayında Fransa’dan gelecek olan basın mensupları Sivrice İlçesi’nde Batıkkent ile ilgili değerlendirmeler yapacaklar” diye konuştu.

“CUMHURBAŞKANINA TALEP DOSYASI SUNULDU”

Ayrıca Başkan Irmak, yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanına da ilçe hakkında taleplerini dile getiren bir sunum dosyası sunulduğunu belirterek, “Batıkkent hakkında UNESCO için hazırlanan dosya, bir talep dosyasına dönüştürülüp Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Elazığ’a gelişi sırasında Cumhurbaşkanına sunuldu. Bu dosyada ise Sivrice’de yapılması planlanan teleferik projesi hakkında taleplerde bulunuldu. Ayrıca 55 sayfadan oluşan sunum dosyasında Batıkkent’in UNESCO’ya alınması, Sivrice’de yapılması planlanan uluslararası fuar ve kongre merkezi talebi de bulunuyordu. Hazar Gölünün idaresinin tamamıyla Sivrice Belediyesi ve Sivrice Kaymakamlığına devredilmesi de dosyanın içeriğinde yer alan konular içerisindeydi.”

“DEVAM EDEN PROJELER VAR”

Sivrice İlçesinde devam eden projelere de değinen Başkan Irmak,  doğalgaz çalışmasının devam ettiğini ve önümüzdeki yıl faaliyete geçmesinin beklendiğini söyledi. Ayrıca açıklamalarında ilçede bir termal tesis kurulması için müracaat edildiğini belirterek “Doğan Bağı Köyünde MTA’nın sondaj çalışmasına başlandı. Sondaj çalışması sonucunda ilçede jeotermal elektrik üretim tesisi ya da termal tesis kurulması planlanmakta… Toplu konut projesi de devam eden projeler arasında yer alıyor.” Şeklinde konuştu.

GÖLCÜK

Hazar Gölü Suları Altında Kalan Gölcük Köyü Hakkında Bir Tarihi Coğrafya Araştırması

“Halkın hayâl gücünü veyâ şâirlerin ortaya koydukları eserlerin tesiriyle şekil değiştirmiş tarih olaylarını anlatan, hârika nitelikteki hikâyeler.” diye tanımlanmaktadır. O hâlde efsaneleri, yaşanmış olayların halkın hayâl gücü ile değiştirilmiş şeklidir diye düşünmek yanlış olmaz. İşte Hazar Gölü için anlatılan efsaneler de bir gerçeği, değişik şekillerde aksettiren hikayeler şeklindedir. Hazar Gölü hakkında değişik zamanlarda, farklı kültürden insanlardan derlenen iki ayrı efsanenin işlediği konu aynıdır. Yani göl içinde yer alan bir adadaki yerleşmenin, gölün suları altında kalması. İşte bu efsanelere konu olan olay Hazar Gölünü bilen hemen her kesin dikkatini çekmiş ve merak konusu olmuştur. Son zamanlarda bazı basın yayın organlarında bu konunun “batıkkent” adı altında işlenmesi ilgiyi daha da artmıştır.

Ancak ilginin artması oranında, yanılgılar da artmıştır. Nitekim KARSLIOĞLU, batıkla ilgi tek yazılı belgenin Evliya Çelebinin Seyahatnamesindeki bir paragraf olduğunu ve sulara gömülüşünün tarihlenemediğini belirtmektedir. Hâlbuki yapılan araştırmalar sonucunda Hazar Gölünün suları altında bulunan yerleşmenin bazı özelliklerini ve sulara gömülüşünün tarihini belirleyen birçok belgeye rastlamıştır. Çeşitli seyyah notları, tahrir defterleri, şeriye sicilleri ve salnamelerde yer alan bilgiler yer almaktadır.

Hazar Gölü Sularına Gömülmeden önce Gölcük Köyü

Hazar Gölünde önceleri, iki ayrı ada yer almakta idi. Bunlardan gölün doğu ucunda Gezin yakınlarında Bağlar tepe önlerinde yer alan ve haritalarda Adatepe olarak geçen ada, su seviyesinin 1240 m.ye düşmesinden sonra karaya bağlanmış ve ada olmaktan çıkmıştır. Diğeri ise, haritalarda Kilise adası olarak geçen ve güney kıyıda Sürek köyü önlerinde yer alan adadır. Bugün bir kaç noktada su yüzeyinde görünen taş blokları sayılmazsa gölün tek adası durumunda olan Kilise adası, incelemelere konu olan Gölcük köyünün üzerinde yer aldığı adadır. Bu ada, belgelerde üzerinde bulunan yerleşmenin ve manastır ya da kilisenin adına izafeten “Surp Nişan”, “Cowk” ya da “Dzowak” ismiyle anılmaktadır. Buradaki köy ise tüm belgelerde Gölcük köyü olarak geçmektedir. Kiliseden de “Surp Nişan”, “Göl Şatosu” ya da “Manastır” diye bahsedilmektedir

Köyün Nüfusu

1518 (924 H.) Yılı Tahrir Defterine göre Gölcük (Gölcük-i Ulyâ) 43 hâne, 17 ferd, 1523’de 54 hâne,

20 ferd, 1566’da 91 hâne, 35 ferd’dir. Evliya Çelebi köyün tahminen 300 haneli olduğunu

belirtmektedir ki, bu rakamın mübalağalı olduğu aşikârdır. 1804’de İNCİCİYAN köyün 60 haneli

olduğunu, 1807’de DUPRÉ 50 ailenin yaşadığını kaydetmektedirler. Bu iki yazarın verdiği rakamlar

gerçeğe daha yakındır. 1312(1895) Tarihli Mamüratül Aziz Salnamesinden Gölcük köyünün

119 hâne ve 235’i erkek, 224’ü kadın toplam 459 nüfusa sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu

rakamların köye bağlı birimleri de kapsaması muhtemeldir. Ayrıca bu tarihlerde köyün adanın

karşısında göl kıyısına taşınmış olduğunu belirtmek gerekir.

Ekonomik Faaliyetler

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde, köyün tüm halkının boyacı ve terzilerden oluştuğu belirtilmektedir. İNCİCİYAN’da köy sakinlerinin ekseriyetle dokumacılık, boyacılık ve terzilikle meşgul olduklarını, köyün tarla ve bahçelerinin gölün etrafında olduğunu, buraya kayıkla gidilip gelindiğini belirtmektedir. 218 Numaralı Harput Şeriyye Sicilinde yer alan 11 Şehval 1250 (31 Ocak 1834) tarihli Gölcük Köyü sakinlerince yazılmış olan bir dilekçede; köylerinin sularla çevrili olduğu, ziraat yapacak alanlarının kalmadığı, sadece terzilikle meşgul oldukları ve köy sakinlerinin bir kısmının 1210(1795)’dan beri Hoh köyüne göç ettiği kaydedilmektedir. Tüm bu bilgilerden 19.yy.ın başlarında, Gölcük köyünün 50–60 haneli olduğu ve dokumacılık, boyacılık ve terzilik gibi işlerle uğraştıkları ve gölün etrafında bir miktar tarla ve bahçelerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.

Gölcük Köyünün Hazar Gölü Sularına gömülmesi

Yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı üzere, ne zaman kurulduğu hakkında bilgi bulunmamakla beraber, en aşağı 11.yy.dan beri Hazar Gölü içinde bir ada üzerinde yer alan Gölcük köyü 19.yy. başlarına kadar varlığını sürdürmüştür. Bu durumu 1518, 1523 ve 1566 tarihli Tahrir Defterleri, 1608–1619 yılları arasında seyahat etmiş olan POLANYALI SİMEON, 1640–1680 yılları arasında seyahatnamesini hazırlamış olan EVLİYA ÇELEBİ, 1737’de bölgeye seyahat yapmış olan OTTER14, 1804’de Coğrafya isimli bir eser yazmış olan İNCİCİYAN ve Ekim 1807’de bölgeye seyahat yapmış olan DUPRÈ’den öğreniyoruz. 19.yy.ın başlarında seviye, alan ve şekil olarak bugünkünden farklı olan Hazar Gölünde, 1830’lu yıllarda sular yükselmeye başlamıştır. Bu yükselişin 1795’den itibaren başladığını 218 Numaralı Harput Şeriyye Sicilinde yer alan 11 Şehval 1250 (31 Ocak 1834) tarihli Gölcük Köyü sakinlerince yazılmış olan bir dilekçeden anlıyoruz. Ayrıca MÜHLBACH, Mayıs 1838’de gölün yıldan yıla sularının yükselmekte olduğunu ve 70–80 ayak (20 m.) daha yükselmesi halinde sularının Dicle’ye akabileceğinden bahsetmektedir ki, bu yıllarda göl seviyesinin 1230 m. civarında olması gerekir. Bundan on yıl kadar sonra, Ekim 1847’de HOMMAIRE de Hell, manastır kalıntıları olan bir adadan bahsetmekte ve orda vaktiyle bir köyün olduğunu fakat sular altında kaybolduğunu anlatmaktadır. Ayrıca, 1301 (1883–84) tarihli Mamüratül Aziz Salnamesinde; gölün, önceleri bu kadar büyük olmadığı, 40–50 seneden beri yükselerek bir köyü tamamen ortadan kaldırdığı, köyün kilisesinin gölün ortasında görülmekte olduğu belirtilmektedir. Benzer ifadeler 1302, 1305 ve 1307 Tarihli Salnamelerde de tekrarlanmaktadır. Bu olay, 19 Ağustos 1879’da göl çevresinde inceleme yapan TOZER, yine göl çevresinde 1883’de ayrıntılı bir inceleme yapmış olan coğrafya profesörü WUNSCH18, Doğu Anadolu göllerinin seviye değişmelerini ayrıntılı bir şekilde inceleyen SIEGER ve Harput Amerikan kolejinin müdürlüğünü de yapmış olan ünlü coğrafyacı HUNTINGTON  tarafından da teyit edilmektedir.

Sonuç

Yukarıda sıralamaya çalışılan seyyah notları, tahrir defterleri, şeriye sicilleri ve salnamelerde yer alan bilgiler bize Hazar Gölü sularının 19.yy. başlarından itibaren mütemadiyen yükselerek bugünkü seviyesine ulaştığını ve bu arada Gölcük köyünü ve belki daha başka yerleşmeleri de suları altına aldığını göstermektedir. Kısacası Hazar Gölünün güney kıyılarına yakın bulunan bir adanın en yüksek yerinde 11.yy.dan önce inşaa edilmiş olan ve müstahkem bir kale ya da şato özelliği de taşımış bulunan bir manastır ya da kilise bulunmaktaydı. Bir müddet katholikosluk merkezi de olmuş olan bu kilisenin 12.yy. başlarında Türklerin eline geçmesinden sonra, buradaki merkez Rumkale’ye taşınmış fakat bazı kutsal eşyalar barındırdığı inancından dolayı önemini sular altında kalana kadar korumuştur. İşte bu kilise ya da manastırın etrafında, ada üzerinde kurulmuş olan Gölcük köyünün ise, 19.yy. başlarında 50-60 haneli olduğu ve dokumacılık, boyacılık, terzilik gibi işlerle uğraştıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca gölün etrafında bir miktar tarla ve bahçelerinin bulunduğu ve suların yükselmesinden sonra kıyıya taşındıkları, 1900’lü yılların başına kadar varlığını sürdürdüğü bilinmektedir. İşte halk arasında efsane olarak dolaşan ve ‘Batıkkent’ adı altında spekülasyonların yapıldığı su altındaki harabeler bu köye ve onun kilisesine aittir. Ayrıca yeri gelmişken şunu da belirtelim ki, bazı basın organlarında kilisenin askeri uçakların deneme atışları sonucunda yıkıldığını belirten yazılar çıkmıştır. Fakat Temmuz 1910’da Gölcük köyünde üç gün dinlendiğini belirten HANDELMAZZETTİ, Gölcük köyünün 1 km. kadar önünde Surp Nişan adasında kilise harabelerinin bulunduğunu belirtmektedir. Bu tarihte harabe olan kilisenin bundan 40-50 sene sonraki olaylara bağlanması doğru olmaz

12. YÜZYIL DİN MERKEZİ

Çevresinde çalışmalar yapılan haritalarda “Kilise Adası” olarak geçen küçük ada, Hazar Gölü’nün güneybatı tarafında, Sivrice ilçesine 2 km. uzaklıkta bulunuyor. Bu ada, gölün güney kıyısındaki Sürek köyü önünde yer alıyor. Bugünkü adanın aslında geçmişte yarımada olduğu tahmin ediliyor. Antik yerleşim, tarihi kaynaklarda Dzovk olarak geçiyor. Saint-Martin, 1819