Kış aylarında mutlaka tüketin! Mikropları kırıyor, bağışıklığı güçlendiriyor
Ekinezya çayı geleneksel bir şifa yöntemi olarak yüzyıllardır kullanılıyor. Şimdilerde ise iklim değişikliklerinden kaynaklı hava sıcaklığı farkının gündüz ve gece saatlerindeki değişiminin vücuda olumsuz etkisine karşı sıkça tercih ediliyor.
Kış aylarının gelmesinin ardından hava sıcaklıklarının düşmesi, hastalıklara karşı vücudun vitamin ihtiyacını artırdı. Geleneksel tıp yöntemi olarak tercih edilen ekinezya bitkisi ise vücutta sıcaklık farklarından dolayı ortaya çıkacak hastalıkları engelliyor. Vücut direncini artıran ve yaraları kapatma özelliği bulunan ekinezya, sıcak suda çay olarak demlendikten sonra tüketilebiliyor. Ekienezya, soğuk algınlığı, nezle, grip gibi hastalıklara iyi gelirken; vücut direncini artırarak doğal antibiyotik vazifesi görüyor.
"Ekinezya mikrop kırıcı olarak kullanılabilir"
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Teknikeri Mehmet Pıçak, dünya üzerinde yaşanılan süreçte iklim değişikliğinin yaşandığını söyledi. Sabah ve akşam saatlerinin hava sıcaklığı farkının fazla olduğunu ifade eden Mehmet Pıçak, "İklim değişikliğinden kaynaklı çeşitli rahatsızlıklarla karşılaşabiliyoruz. Üst solunum yolu rahatsızlıkları, kulak burun boğaz enfeksiyonları; gibi rahatsızlıklarla karşılaştığımızda önleyici olarak kullanabileceğimiz koruyucu hekimlik statüsünde bitkiler var. Son 50 yılda 350'ye yakın üzerine makale bulunan ekinezya bitkisi. Türkiye'de çok iyi yetişiyor. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında hem antienflamatuar olarak hem antienfeksiyöz olarak hem de mikrop kırıcı olarak kullanılabilecek bir ürün. Ekinezyanın bir çay formatını tavsiye ediyoruz, C vitamini tabletleri takviyeleriyle birlikte kullanılması gerekiyor. Bulunduğumuz süreçte gerek salgın hastalığı gerekse pandemi süreci, ve bununla alakalı gribal enfeksiyonlardan korunmak için kullanabileceğimiz en iyi ürünlerden bir tanesi ekinezya" dedi.
"Yara kapatıcı özelliği var"
Ekinezyanın yaklaşık 50 santimetre kadar büyüyebilen bir bitki olduğunu anlatan Pıçak, "Yara kapatıcı özelliği olmakla beraber ağız içerisinde bulunan enfeksiyonların giderilmesinde çay olarak kullanılıyor. Bir su bardağı kaynamış suya bir tutam ekinezya atıyoruz, 10 dakika bekledikten sonra süzüp limon ve bal ile tatlandırarak içiyoruz. Bunu günde 3-4 kez kullandığımız takdirde koruyu hekimlik noktasında bizim hastalıktan uzaklaşmamızı ve hastalığın tedavisine yardımcı olarak kullanılmasını tavsiye ediyoruz. Tabi ki hastalık ortaya çıktığında önce doktora gitmeliyiz ve doktorun tavsiyelerini uygulamamız gerekiyor ama bizim bahsettiğimiz konular şudur; doktora gitmeden önce vücudumuzu korumak, sağlık yoğunluğunu azaltmak, hastanelerin yoğunluğunu azaltmak ve doktorların yoğunluğunu azaltmak noktasında koruyucu hekimliğe başvuruyoruz. Ekinezya çayını günde en az 2 kere hastalanmadan tüketelim ki herhangi bir hastalık bize uğramasın. Antiviral olarak bu çayı kullanalım. Günde iki kere bir çay bardağı yeterli olur. Çocuklar da yarım çay bardağı çeklinde kullanabiliriz. Çocuklarda oluşacak gribal enfeksiyonlarda etkili bir üründür" diye konuştu.
"Sıcaklık farkının vücuda verdiği etki çok ciddi"
Türkiye'nin geceleri soğuk gündüzleri sıcak olan karasal iklim olduğunu belirten Pıçak, "Tabi bu iklim değişikliğinden kaynaklı olarak şu anda çok ciddi bir sıcaklık farkı var. Bu farkın vücuda vermiş olduğu etki çok ciddi. Bu ciddi etkinin hastalığa dönüşmemesi adına önemli bir ürün. Şunu söyleyebiliriz; ne kış ne yaz ekinezyalı bir yaşam tavsiye edelim. Çünkü bunu kullandığımız sürede biz virüs olarak bağışıklığımızı güçlü tutacağız. Yıllardır hep şunu söylüyoruz ‘bağışıklığınızı güçlü tutun.' Çünkü, anahtar kilit ilişkimiz bu. Bağışıklığı güçlü olan insanlara hastalık kolay kolay sirayet edemiyor ve biz bununla kendimizi, sağlık sistemimizi, ülkemizi korumuş ve milli değerlerimizi ayakta tutmuş oluyoruz" ifadelerini kullandı.