Sahiplendiği kuzu hem evinin neşesi, hem de terapisi oldu

Elazığ'da kanser tedavisi gören ve psikolojik desteği ihtiyacı olan 2 çocuk annesi Aysel Yar, annesi ölen kuzuyu sahiplenerek evinde bakmaya başladı. Evde kuzusunun altını bağlayan, onu biberonla besleyen Yar'a, kuzu terapi oldu, hayatına da renk geldi.

Sahiplendiği kuzu hem evinin neşesi, hem de terapisi oldu

2 çocuk ve torun sahibi olan Aysel Yar (50), 2 yıl önce kanser tedavisi gördü. Hastalığı ve pandemiden dolayı da yaklaşık 2 yıl boyunca ihtiyaç olmadığı sürece evden dışarı çıkamayan Yar, doğum esnasında annesi ölen bir kuzuyu sahiplendi. Gördüğü tedaviden dolayı kendini kötü hisseden Yar, ‘sakız’ adını verdiği kuzu ile hayata yeniden bağlandı. Yar, evine aldığı kuzuyu ceviz, ekmek ve biberonla süt içirerek besleyerek büyütüyor.

Yaklaşık 2 yıldır evden çıkamadığını anımsatan Aysel Yar, “Bir yıl önce kanser hastalığı geçirdim. Şuanda yine tedavi görüyorum ve üç aylık tedavim var. İnşallah, iyiye gideceğiz. Ben hastalığımdan dolayı insanlarla virüsten bir yıl öncesinden görüşemiyordum. Zaten benim de hayvanlara karşı müthiş bir sevgim vardı, hastalığım da biraz bahane oldu. Ondan sonra eve kuzu almayı düşündüm. Kuzumuza torunum ‘sakız’ ismini koydu. Gerçekten beni çok mutlu etti. Bana büyük ilaç oldu desem daha iyi olur. Psikolojik olarak yıkıntıdaydım, malum kimse ile görüşemediğimiz için bu bana hem arkadaş oldu hem yoldaş oldu” dedi.

Güzel havalarda kuzu ile dışarı çıkıp dolaştıklarını belirten Yar, “Bakımı benim için çok kolay. Sütünü veriyorum, haftada iki tane ceviz yiyor. Altına bez takıyorum. Havalar sıcak olunca kuzumu parka da götürüyorum. Orada çoluk çocuk hemen başına yığılıyor, seviyorlar. İnsanların bazıları da kedi ve köpek değil de neden kuzu diye soruyorlar, kedi tüy döktüğü için hastalığımdan dolayı ona bakmaya müsait değilim. Kuzunun annesi de ikiz doğurmuş ve o esnada ölünce diğer anneler bunu kabul etmemiş. Arkadaşım bana böyle bir şeyin olduğunu söyleyince, bana getirmesini söyledim. Büyük bir zevkle bakıyorum ve çok da seviyorum. Hayvanı seven insanı zaten sever. Bunun sevgisi bana hayvancılığı yapmayı düşündürdü” diye konuştu.