Alpay GÖKÇE

Herkes Kafasındaki Dini Yaşarsa...

Alpay GÖKÇE

Son dönemlerde gördüğüm kadarıyla insanlar indirilen dini yaşamaktan ziyade insanların dayattığı bir din algısının mensubu olmaya doğru yol alıyor. Herkes kendi düşünce biçimine yakın olan grupların doğrularını din kabul etmiş durumda..

Bir zümre yada lideri öteki bir zümrenin anlattıklarını doğru kabul etmemekte mutlak doğrunun kendileri olduğunu anlatmakta ve dinimiz her geçen gün çelişkili bir duruma getirilmektedir.

Din atadan, dededen gelen öğreti, duyum ve gelenekleri baz alarak tatbik edilemez. Din insanların kendi hoşnutluklarını, kendilerine doğru gelenleri sığdırmaya çalışabilecekleri bir olgu değildir, olmamalıdır.. Dinin kural ve kâidelerini kişiler, gruplar, zümreler, camialar belirleyemez. Bu durumda ortaya İslam adı altında yüzlerce farklı inanç biçimi çıkar. Bu zemin çelişki ve kargaşayı beraberinde getirir, aynen bugün olduğu gibi. Dinin birinci kaynağı Allah'ın kelâmı olan Kur'an, ikinci kaynağı ise Peygamber efendimizin yaşamıdır.

Bunun dışında oluşan farklı bakış açıları kişilerin ve zümrelerin işin içine kattığı çelişkiler yumağı, labirentlerdir.. Bugün mezhepler İslam dininin dahi üzerine çıkmış bağlılık ve sadakat gösterilmektedir. İslam için çaba harcamayanlar mezhep için çaba harcayıp savaşlar vermektedir. Mezhepçilik adı altında insan canına kıyılmaktadır.

Oysa İslam dininde mezhep yoktur. Olmadığı gibi de İslam mezhepçiliği ve gruplara ayrılmayı men etmiştir. Mezhepler peygamber efendimiz sonrasında HALİFELİĞİ ele geçirmek için sahabeler arasında çıkan iktidar, güç kavgasından doğmuş ve insanlara dayatılmıştır. Mezhep ve farklı yolların olmadığı dinimizde apaçık ilan edilmiştir. Aşağıdaki ayeti kerimeler buna açık delillerdir..

RUM 32 : Onlardan ki, dinlerini parçalayıp hizipler/fırkalar haline geldiler. Her hizip kendi elindekiyle sevinip övünür..

ALİ İMRAN 103 : Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp, hiziplere parçalanmayın..

ALİ İMRAN 105 : Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır... Bugün annesi ile babası arasında çıkan kavgada kimin haklı, kimin haksız olduğunu bilip anlayamayanlar 1500 yıl önceki kavganın tarafı olmak zorunda bırakılmaktadır. Bir tercihe zorlanmaktadır. Hz Ali mi haklıydı, Muaviye mi, Hz Ömer mi? 1500 yıllık süre zarfında insanlara bunun tarafı olun denilmiş, bu uğurda günümüzde dahi kitleler savaştırılarak kan davası güdülmüştür. Mezhep mensubu birine neden bu mezheptesin, seçimini neye göre yaptın, bu mezhebin doğuşunu anlat dediğinizde, alacağınız cevap; ailem bu mezhepte dolayısı ile bende bu mezhebin mensubuyum diyecektir. Peki Allah bize düşünmek sorgulamak için akıl vermedi mi? Bu ve buna benzer düşünüp araştırmadığımız için ihtilafa düşerek kavga verdiğimiz birçok anlamsız olay vardır. Kim neyi neden savunduğunu dahi bilmeden bu uğurda kan dökebilmektedir. Dinimizi kaynağından öğrenmediğimiz takdirde şahısların, grupların, camiaların kapı kulu, askeri olabiliriz. Bu nedenle dini öğrenmek isteyen doğru kaynaklara yönelsin kişilere değil. Din kolay yalın ve anlaşılırdır.. Artık diş fırçalamak orucu bozar mı, Uzayda abdest nasıl alınır konularını aşıp bu konuları konuşmamız, tefrikaları ortadan kaldırmamız gerekiyor.

Orta doğu coğrafyamızda verilen savaş mezhep savaşıdır. Biran evvel hepimizin kardeş, tek kaynağımızın katıksız İslam olduğunda ittifak etmeliyiz. Aksi takdirde Suriye, Irak ve Yemen'in kaderini bizlerde yaşayacağız...

Yazarın Diğer Yazıları