Filistin'de olanlar, Suriye'de yapılanların bir tekrarıdır.
ABD, İsrail'in etrafında ona tehdit olacak güçleri tek tek parçalıyor. Bu BOP ‘unda hedefiydi. Önce Irak'tan başladılar. "Kimyasal silah var" yalanı ile Irak'ı mezhep ve etnik temelde üçe böldüler. Çünkü bu ülkede bir -millet- kimliği oluşmamıştı. Sünni, Şii veya Kürt olmak, Iraklı olmanın önündeydi. ABD planı, bu kabileci zihniyet karşısında kolayca hedefine ulaştı.
Sonra Libya'ya döndüler, Libya bir kabileler konfederasyonu gibiydi. Bir Libyalılık şuuru yoktu. Avrupa ile beraber el birliği ile Libya'yı da ortadan ikiye böldüler. Şimdi Libyalı Libyalıyı vuruyor.
Ardından Suriye'ye yöneldiler, Suriye de İsrail için bir tehditti. "Arap baharı" yalanıyla rejimin gadrine uğrayanları kışkırttılar. Örgütlü tek yapı PKK'nın Suriye koluydu. ABD kumandalı IŞİD' ve PKK’yı kullanarak bölgeyi muhalif unsurlardan temizleyip engelleri kaldırdılar. Türk hükümeti de ensar-muhacirin hapıyla bu göçü teşvik etti. PKK Fırat'ın doğusunda, ABD'nin gölgesinde devletleşti. İşin nereye varacağı anlaşıldığında artık iş işten geçmişti.
Bütün bunlar olurken sayın Erdoğan, BOP eş başkanı olduğunu söylüyor, kimse BOP ‘un Türk ve İslam coğrafyasını hedef aldığını düşünmüyor, ülke sığınmacılarla dolarken, alkış çalıyordu.
Şimdi aynı oyun Filistin'de sahneleniyor. Bilinçli olarak sivil hedefler vuruluyor. Hastaneler, camiler, okullar, hatta kiliseler bombalanıyor. Bu bir hedef sapması değil, tam tersine hedefin on ikiden vurulmasıdır. ABD/İsrail koalisyonu İsrail'i Arapsızlaştırmak/ Müslümansızlaştırmak istiyor. İçeride ve dışarıda İsrail'e rahatsızlık verecek bir gücün kalmasını istemiyor. Sivil hedefleri vurarak masum vatandaşı göçe zorlamaya, İsrail'i homojenleştirmeye çalışıyor. Orada da bir millet şuuru yok, FKÖ bir tarafta, HAMAS başka bir tarafta. Bunun sonrası, bölgede İsrail ve ABD'ye dost bir PKK devletidir. Biden, Barzani'ye "ikimiz ölmeden bir Kürt devletini göreceğiz" demişti. Kuzey Irak ve Kuzey Doğu Suriye'de bunu başardılar. Sıra bu sözde devletin sınırlarını büyütmede. Bundan sonraki hedef, bölgenin iki güçlü devleti İran ile Türkiye'dir.
Oslo ve Çözüm sürecinde Türkiye'nin içinde bir özerk bölge çıkarmayı denediler. Bunu çeşitli nedenlerle başaramadılar. Teferruatı "Kayıp Barış" isimli kitabımda var. Sadece şu kadarını söyleyeyim: 15 Temmuz komisyonunda, dönemin MİT müsteşarı Emre Taner'e bu çözüm sürecini niye başlattınız diye soruluyor. Verdiği cevap manidar: "diyorlar ki 2 milyonluk Kosova'nın devleti var, 30 milyonluk Kürtün devleti yok." Bunun ne anlama geldiğini izaha gerek var mı?
İsrail'in Filistin operasyonu büyük bir planın parçasıdır. Bu planın hedefinde Türkiye'de var. Suriye'de IŞİD'in yarattığı bahaneyi Filistin'de HAMAS yarattı. Bazıları hala MOSSAD'ın haberi olmadığını sanıyor. Netanyahu, neredeyse saldırıyı dünürümden duydum diyecek. MOSSAD'ın haberi yok, böyle büyük bir saldırıyı kaçırmışsa, başındaki adam niçin görevden alınmıyor?
Bazen size uzak bir bölgede verilen savaş sizin de geleceğinizi belirler. Filistinliler bu savaşı kaybetmemeli, ABD/İsrail koalisyonu hedefine ulaşmamalıdır. Sıra bize gelsin istemiyorsak Filistin İsrail'in aşamadığı bir bataklığa çevrilmelidir. Onun için Filistin halkına destek, aynı zamanda bize de yönelecek bir operasyonun önünü kesmektir.