İktidar ve bileşenleri artık toplumun umutlarına hitap edemiyor. Kimse Sn Erdoğan’ın ağzından heyecanlandıracak projeler duymuyor. Bunun birçok nedeni var, en başta iktidar inandırıcılığını kaybetti. Erdoğan’ın başkanlık sistemi referanduma sunulurken söylediklerini hatırlayın ”siz bu kardeşinize oy verin” her şeyin düzeleceğini göreceksiniz mealinde şeyler söylemişti. Bu sözlere kananlar oylarını verdiler ama o kardeşimizin pozisyonunun iyileşmesinden başka bir şey olmadı. Toplum ve ülke açısından her şey daha kötüye gitti, enflasyon patladı, pahalılık dayanılmaz noktalara geldi, yarım/ yamalak ekonomi bilgisi ülkeyi iflasın eşiğine getirdi. Hala yaşadığı felaketin farkında olmayan geniş bir kitle var, hep birlikte ülkeyi uçuruma sürüklüyorlar.
Genel seçimlerde Cumhur ittifakı bütün seçim propagandasını muhalefeti HDP ile işbirliği ile suçlama üzerine kurmuştu. Vatandaş HDP ile bölünme ile korkutuldu, bu etkili de oldu. Muhalefet özellikle CHP, HDP’nin gücünü fazlasıyla abartmıştı. Halbuki milliyetçi kitle HDP srçmeninin birkaç katıydı. Öyle olduğu için Cumhur ittifakı milliyetçi oylara oynadı, seçimi kazandı. Tabi bunda taşıma oyların, sandıklarda oynanan oyunların payını da unutmamak lazım. Yakın bir gelecekte -sığınmacı oylarının- bu ülkenin kaderini nasıl etkilediğini göreceğiz.
Bu seçimde de Cumhur ittifakının en etkili silahını yine toplumun korkuları vehimleri oluşturuyor. Direk oraya atış yapılıyor.
Geçtiğimiz günlerde medyanın belli kesimi birden bire Danıştay’ın 400 civarında Fethullahçı hakimi göreve iade ettiğini haberleştirdi. Bir anda kıyamet koptu. Haber öyle servis edilmişti ki, sanki Danıştay bu hakimlerin hepsini bir günde üstelik seçim arefedinde göreve iade etmişti. Oysa Danıştay’a 5 bin civarında dosya gelmiş, 7 yıl içinde bunların sadece 350/400 tanesi iade edilmişti. Yani bir oranlama yapıldığında iade edilenler müracaat edenlerin 1/13’ünü teşkil ediyordu. Bu haber belli ki ısmarlama bir haberdi. Amaç toplumda Erdoğan giderse Fetö gelir algısı yaratmak, vatandaşı korkuları üzerinden tercih yapmaya zorlamaktı.
Türk toplumu gibi devlet merkezli düşünen toplumlarda bu tip haberler seçmen tercihleri üzerinde büyük etki yapar. 7 yıllık süreçte oluşan bir işlemin birden bire gündeme getirilmesi bu etkiyi yaratmak içindi.
Doğru enformasyona ulaşamayan toplumları aldatmak, manipüle etmek kolaydır.Vatandaş uzun zamandır tek taraflı yanıltıcı bilgiye maruz kalıyor. Buna seçmen tembelliği veya miyopluğu da eklenince toplumu korkular üzerinden yönetmek daha da kolaylaşıyor.
İsmail Saymaz ile Saygı Öztürk bir Danıştay üyesinin ağzından gerçeği yazdılar. Haklarında örgüt üyesi olduğuna dair kanıt bulunmayan insanların kim olursa olsun görevlerine iadeleri adaletin gereğidir. Yargı siyasetin aleti haline gelirse o ülkede dğzen diye bir şey kalmaz. Bu yargılamalar boyunca çok hatalar da yapıldı.Hiç bir suçu olmayan insanlar da cezalandırıldı, parası olan veya biat edenler kurtuldu. Bütün yük aşağıdaki amele takımına yüklendi.
Cumhur ittifakı kendi oyununu oynuyor, on göre tuzağını kuruyor. Bunu bozacak bir muhalefet liderliği yok. Fetö ve DEM söylemi, korkular üzerinden toplumu Cumhur ittifakına itmektir. Tehdit ne kadar abarrılır ne kadar canlı tutulursa o kadar etkili olur. İktidar,bu söylemle hem seçim kazanmanın yolunu açıyor,hem de seçimden sonra Anayasa ve yasalarda yargıya kelepçe vurup emir komuta ile çalıştır hale getirecek düzenlemelerin zeminini oluşturuyor.Korkularına yenilen toplumlar her şeylerini kaybederek, korku salanların tutsağı olurlar…