Bu haftaki yazı dizimde 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçim dönemlerinde mantar gibi türeyen ve şapkadan tavşanın çıktığı gibi ortaya çıkan astrologlar üzerine olacaktır. Bununla ilgili bir köşe yazısı yazma fikri hep aklımda bulunuyordu. Belki de bu yazı dizisinin ilham perileri doğru zamanda Dolunay Retro’sunun Neptün’le çakışması sonucu ortaya çıkmış olabilir.
Astronomi bir pozitif bilim dalıdır. Tarihsel süreçte Sümerler gök cisimlerini yakından inceleyen ilk medeniyet olmuşlardır. Babil’iler gök cisimlerinin hareketlerini izleyip kil tabletlere yazmışlar. Mezopotamya bölgesinde yaşayan neredeyse tüm medeniyetler astronomi bilimiyle ilgilenmişlerdir. Sümerlilerin astrolojiyle bağlantıları o kadar ilerlemiş ki dini motiflerinde de yer almıştır. Bu medeniyetler astronomiyle ilgilenirken birçok bilimsel faaliyetler ortaya koymuşlardır. Bunun en açık örneği; Mısırlılar astronomiyi kullanarak Nil Nehri’nin taşma sürecini hesaplayarak tarımsal faaliyetler ve takvim gibi birçok hesaplamalar yapmışlardır. Bu faaliyetlerini daha çok günlük yaşamındaki ihtiyaçlarını karşılamak için kullanmışlar. Bu faaliyetler uzun yıllardan beri süre gelen bu bilimsel çalışmalar sonucu Galileo’ya “gözlemsel astronominin babası” ismi verilmiştir. Gelgelelim ki günümüz astrologları hiçbir bilimsel dayanağı olmadan kendilerini gündemde ön plana çıkarmak için isimlerinin önlerine astrolog ünvanı ekliyorlar. Astronomi bir bilim dalıdır fakat astroloji bir bilim dalı olmadığını hatırlatmak isterim.
Günümüzde ise tıpkı bir posta güvercini gibi bize gaipten haberler getiren sözde astrologlar ortaya çıkıveriyor. Çeşitli tarot kartları, enerjisinin yüksek olduğunu iddia ettikleri taşlar, bileklikler ve çeşitli takı malzemelerini almayı tavsiye ederler. Eğer bu ürünleri alırsanız tıpkı bir zırh gibi sizleri her türlü kötülükten korunmuş olacağınıza dair bir inancı insanlar üzerinde yayarlar. Kısacası Kapitalizmin ürettiği bir çeşit insan söğüşleme yöntemi olarak ifade edebiliriz.
Astrologların yorumları o kadar ileri bir boyuta gitti ki; bazı siyasetçilerin öleceğini, bazılarının da kariyerlerinin tarih sahnesinden silineceğini söylediler. Depremler, meteorolojik felaketler ve ülke ekonomisi hatta seçimler hakkında bile hiç çekinmeden yorumlar yapıyorlar. Günlük yaşam hakkındaki yorumları genel-geçer olduğu için hadi biraz anlarımda. Bir ülkedeki seçimleri hangi partinin ve hangi şahsın kazanacağına kısa sürede nasıl karar verip de yorum yapabiliyorlar. İşte bunu halen anlamış değilim. Siyasetçiler bile kamuoyuna açıklama yapmadan önceki seçim anket sonuçlarının %’lik verilere göre bir değerlendirmede bulunurlar. Ayrıca eskiden seçim öncesi bu tür değerlendirmeleri siyasetin içinden gelen, siyasi bir bilgisi olan ve işin ehli olan gazeteciler seçim öncesi kesin bir şey belirtmeden tahmini bir siyasi değerlendirmede bulunurlardı. Bu yorumcuların elinde daha önceki seçimlere ait resmi verilerle yeni yapılacak olan seçimlerin anket sonuçlarını partiler ve siyasi adaylar karşılaştırmalı olarak değerlendirdikleri için seçim sonrası çok büyük sürpriz sonuçlar da yaşanmazdı. Ne yazık ki günümüzde ise bir delinin kuyuya attığı taşı kırk tane akıllı çıkartamıyor. Günde yüz tane şey söyleyip bir tanesi tutunca da aaaaaa ben bunu zaten size çoktan söylemiştim deyiverirler.
Biz toplum olarak ilim, bilim ve kendi öz değerlerimizi bilmez isek birileri gelir bizi böyle tarot kartları, iskambil falları, çeşitli mucizevi taşlar, tılsımlı bileklikler ve takılarla bizi daha çok kandırmaya devam ederler. Eve hırsız girdiyse ev sahibinin hiç mi suçu yok? Gerçi onlara da çok yüklenmemek gerekir belki de biz toplum olarak inanmaya müsaitiz….
Son olarak astrologlara ve toplumda bunlara inananlara şu ayeti hatırlatmak istiyorum.
“Göktekiler ve yerdekiler Allah onlara bildirmedikçe gaybı bilemez, mutlak gaybı ancak Allah bilir.” (Neml Suresi 65. ayet)
Bir sonraki yazı dizisinde görüşmek dileğiyle, mutlu, esen ve kalın sağlıcakla...