Av. Dr. İrfan Sönmez

Ey Güzel Analar!

Av. Dr. İrfan Sönmez

Bugün anneler günü. Herkes bir şey yazıp çiziyor. Anneler kelimelere sığar mı ki? Acımızı,çilemizi, sıkıntılarımızı bizden çok onlar çekti.

Hele bizim gibi analarını, babalarını, kardeşlerini mahpushane kapılarına mahkum etmişler için.

Biz içeride, onlar dışarıda tutuklu kaldık.

Yıl 1983,İdam aldım, İzmir Buca cezaevindeyim. Koğuşumuz hücrelerden oluşuyor, ağır ceza alanlar koğuşlardan alınarak buraya getiriliyorlar.

Ben Buca'da ailem yüzlerce kilometre uzakta Elazığ'da.

Gelip gitmek büyük külfet, gelmenin gitmenin maliyeti bizim gibi aileler için bir servet.

Anamla birçok hatıram var, ama herhalde en anlamlısı okuma yazma bilmeyen anamın okuma yazma öğrenmek istemesi.

Bir gün bir kardeşimden mektup aldım; "Ağabey, annem sana mektup yazmak için okuma yazma öğrenmeye karar verdi" diyordu. Ne kadar sevindim, anlatamam. Anamın hep o mektubunu bekledim, beni hücrede saracak, ruhumu ısıtacak kelimelerini bekledim. O mektup hiç bir zaman gelmedi. Çünkü anam yaşlıydı, büyük harfleri öğrenmiş, sıra küçük harflere gelince kafası karışmış, öğrenmeyi bırakmıştı. Öğrense kim bilir neler yazacaktı. Yazamadı, duyguları, üzüntüleri, hisleri içindeki fırtınalar hep içinde kaldı. Onun evladına mektup yazmak için ileri yaşlarda okuma öğrenmeye çalışmasını hiç unutmadım.Aklıma gelince içim nasıl yanar anlatamam. Ana dediğin işte böyle bir şeydir.

Bu tip acıları sadece ben yaşamadım, başka arkadaşlarımda yaşadılar. Yine Buca Cezaevinde hücre bölümündeyiz. Ölümle yatıp ölümle kalktığımız dönemler. Murat isimli Uşaklı pırlanta bir arkadaşımız vardı. Anası kötü hastalığa tutulmuştu.Her an emri hak vaki olacak diye bekliyorduk, bir gün o haber geldi, Murat'a annen fani alemden baki aleme geçti dediler. Mahpusta ölüm haberi almak zordur. Son nefesinde ananızın, atanızın yanında olamamış, ellerini öpememiş, boynuna satılıp helallaşamamış, ana beni bu soğuk hücrede yalnız bırakıp nereye gidiyorsun diyememişsinizdir. Ananız sizin derdiniz, sizin hayalinizle gitmiştir.

Birkaç gün sonra Murat'a,nasıl ruhunu teslim etmiş, son sözleri ne olmuş, diye sordum; "Anam son nefesine kadar ben hasta değilim, beni oğluma götürün, benim bir şeyim yok, oğlumu göremediğim için rahatsızım, beni ona götürün bir şeyim kalmaz diye diye vefat etmiş" dedi. Analık bu işte! Bu ruhu, bu sevgiyi, bu sıcaklığı bir anadan başka kim kime verebilir?

Analarımız bizle beraber hapis yattılar, bizle beraber işkence gördüler, bizle beraber acı çektiler. Ve sonunda o acı onların kanseri oldu, bizi bu vefasız dünyada yapayalnız bırakıp gittiler.Onlar ve bütün analar yılda bir defa değil, günün her vaktinde, beş vakit ibadette hayırla, dualarla anılmayı hak ediyorlar.

Ey güzel analar! rahmet olsun size, Rabbimin affı, mağfireti üzerinize olsun. Bizi de sizi unutmayan, size layık evlatlar eylesin!

Yazarın Diğer Yazıları