Doç. Dr. Y. Emre Karakaya

Eğitim-Öğretimde Dönem Sonuna Doğru

Doç. Dr. Y. Emre Karakaya

Salgın sürecinde, bilişim teknolojilerinin desteğiyle eğitim ve öğretimde öğrenmenin sürekliliği tüm hızıyla devam ediyor. 

Gelişmiş ülkeler dahi eğitimin her kademesinde bu salgın sürecinde öğrenmenin sürekliliğini sağlamada oldukça zorlanıyor.  

Uluslararası kuruluşlar (OECD, UNESCO gibi)  ülkelerin bu salgın sürecinde öğrenmenin daha etkin sürdürülebileceğine yönelik bazı öneriler sundu. Örneğin, UNESCO acil durumlarda hayata geçirilecek altı temel unsuru belirtti:  

•    Uygun öğrenme kaynaklarına erişim sağlanması
•    Öğretmenler ve öğrenciler için destek hizmetler verilmesi
•    Milyonlarca kullanıcının erişimini destekleyebilecek dijital altyapı sağlanması
•    Etkili öğrenme yöntemleri seçilmesi
•    Uygun öğrenme araçlarının kullanılması
•    Hükümet, okullar, kurum ve kuruluşlar arasında güçlü bir iş birliği bulunması.

Bu süreçte, ebeveynler bir anda kendilerini öğretmenliğin merkezinde buldular. Yine birçok ebeveyn, çocuğuna nasıl yardımcı olacağının ve eksikliklerinin kaygısı hala devam etmekte. 

Ülkemizde birçok bölgede (mahalle/kasaba/köy) internete erişim ve teknolojik imkânların aynı olmadığı ve öğrencilerin eğitim almada bazı zorlukları yaşadığı görülmekte. Aynı zamanda, dezavantajlı öğrenciler için de eğitim fırsatlarına erişimde eşitsizlikler devam ediyor. 

Bu süreç, her türlü sınavın (ölçme ve değerlendirme) normal bir şekilde gerçekleştirilmesini de imkânsız hale getirdi. Pek çok ülke eğitim-öğretimdeki sınavlarda değişikliğe giderken, bazıları sınavların formatında değişiklikler yaptı. Bazı ülkelerde sınavların bir çoğunu ve merkezi sınavları tamamen iptal etti. 

Milli Eğitim Bakanlığı’nda ilkokul, ortaokul ve liselerde eğitim gören yaklaşık 20 milyona yakın öğrencinin gördüğü uzaktan eğitim, yani 2020-2021 eğitim-öğretim yılının ilk dönemi, 22 Ocak 2021’de tamamlanacak. Bakanlık, 2020-2021 eğitim-öğretim yılı ikinci döneminin ise 15 Şubat 2021 tarihinde başlayacağını duyurdu. 

Salgına yönelik aşının bulunması ve mevcut kısıtlamaları düşündüğümüzde, ikinci dönem kademeli olarak bu tarihten itibaren açılacak gibi. Eğitim kurumlarının açılmasının toplumun normalleşmesine yönelik bir hamle olarak ta değerlendirmek lazım.

Eğitim kurumlarının açılmasıyla öğretmenler, öğrenciler ve ebeveynler gibi birçok paydaş için karşılaşılacak problemlerin neler olacağını şuan için ifade etmek zor gözüküyor. 

Ancak eğitim kurumlarının açılmasıyla, bir yıl önceki eğitim-öğretim yılındaki şartlarında aynı olamayacağı gözüküyor. 

Pek çok uluslararası otorite, salgın sürecinin sonlanmasıyla eğitimde eşitsizliklerin derinleşeceğine dikkat çekiyor. Önümüzdeki bir yıllık süreçte, öğrencilerin aşılanması, temel ihtiyaçlar ve psikolojik destek gibi uygulamalarda sıkıntı olacağı belirtiliyor. 

Paydaşların bu salgın sürecinden çok yüksek oranda etkilendiği, devamsızlık ve okul bırakmalarının yüksek oranda olacağı da ifade ediliyor.

Bu süreç sonlandığında, yeni bir eğitim sisteminin de bizi beklediğini herhalde her eğitimci görüyordur. Önümüzdeki süreçte, uzaktan eğitimle yüz yüze eğitimin bütünleşik iyi bir sistem olacağını ifade edebiliriz. 

Aslında ülke olarak, bu yeni eğitim sistemiyle, eğitim-öğretimin sürecini yeniden dizayn etme, bilgi ve bilişim teknolojilerini daha etkin bir şekilde kullanabilme fırsatını yakalayabiliriz. 

Ülkemizde yaklaşık 1,5 milyon öğretmenin bu salgın sürecinde uzaktan eğitime yönelik çabaları tabi ki inkar edilemez. Ancak, salgın bitiminde öğrencilerin öğrenme kayıplarının telafi edilmesi noktasında, öğretmenlerin mesleki ihtiyaçlarının karşılanması ve eğitim-öğretim anlamında beklentilerinin karşılanması kesinlikle göz ardı edilmemelidir.

Öğretmenlerin mesleki gelişimlerinin sağlanması ve beklentilerinin karşılanması, ülkenin eğitim yapısı kapsamında bir zorunluluk olduğunu herkesin ciddi bir şekilde görmesi gerekiyor. 

Görüşmek dileğiyle…….
 

Yazarın Diğer Yazıları