Doç. Dr. Y. Emre Karakaya

Toplum 5.0 Çağı

Doç. Dr. Y. Emre Karakaya

Günümüz dünyasında 5 milyara yakın insanın internet kullandığı ifade ediliyor. Bilgi ve iletişim teknolojisindeki bu hızlı gelişmeler, toplum ve sanayi için büyük değişimleri beraberinde getiriyor. 

İnsanlığın tarihsel gelişimine bakıldığında, erken dönemde ilk insanlar avcı bir toplumken (Toplum 1.0), sonrasında tarım toplumuna (Toplum 2.0) evrildi. 18. yüzyılın sonlarına doğru sanayi toplumuna (Toplum 3.0) geçiş ve 20. yüzyılın sonu itibariyle de bilgi toplumuna (Toplum 4.0) dönüştü. Günümüzde ise bilgi toplumundan sonraki aşama olan “Toplum 5.0” olgusu konuşulmaya başlandı. 

Toplum 5.0, 2015 yılı sonunda Japonya’da temel bir olgu olarak kullanılmaya başlandı. Siber alan ve gerçek dünyaya tam anlamıyla entegre oldu ve gelecekteki toplumun ideal formu “süper akıllı toplum” olarak belirtildi.  

Toplum 5.0, insanların tüm girdilerini işlemek için yapay zekâ, nesnelerin interneti ve büyük veri gibi mevcut araçların aktif olarak kullanılması olup fiziksel alanla (gerçek dünya) siber alanın tam uyumu anlamına gelmektedir. 

Toplum 5.0, gelecekteki gelişmelerin toplumsal yaşama yönelik etkilerini dikkate alan geniş bir perspektife sahiptir. 

Toplum 5.0 olgusunun daha geniş kitlelere erişmesi ise 2017 yılında Almanya’da düzenlenen CeBIT Teknoloji Fuarı’nda Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin Toplum 5.0’a yaptığı vurgu sayesinde oldu. Abe, “Bugün daha önce çözemediğimiz sorunlara çözüm bulabildiğimiz insanlık tarihinin beşinci bölümünün açılışına tanık oluyoruz. Her şeyin birbirine bağlı olduğu ve tüm teknolojilerin bütünleştiği bu çağ Toplum 5.0 Çağı’dır.” sözleriyle bu çağın önemine değindi.  

Toplum 5.0, Toplum 4.0 üzerine kurgulanmış olup ve teknolojinin insanlığın yararına kullanıldığı bir topluma karşılık gelmektedir. 

Toplum 4.0 için “bilgi toplumu” olgusu kullanılırken, Toplum 5.0 için “süper akıllı toplum” olgusu kullanılmaktadır. 

Japonya, Bilim, Teknoloji ve İnovasyon Politikası Programı Yöneticisi Tateo Arimoto “Endüstri 4.0 bir endüstri devrimi olarak ortaya çıktı. Dolayısıyla endüstriyel etkinliklere odaklanıyor. Toplum 5.0’ın odağında ise sosyal refah ve bireylerin mutluluğu yer alıyor” ifadeleriyle Toplum 4.0 ile Toplum 5.0’ın farkı aslında özetlemektedir.

Dijital dönüşüm çağının “Toplum 5.0” felsefesi, akıllı sistemlerle teknolojinin gücünü artırmanın yanında, toplumun yaşam ve eğitim kalitesini artırmada ne kadar yarar sağladığını da unutmamak gerekir. 

Toplum 5.0, tam anlamıyla hayatımıza entegre olduğunda en basit örnekle beklentilerimizin hazır hale dönüşmesi sağlanacaktır. Örneğin, İngiltere’de insansız hava araçlarıyla bir yıl içerisinde bir hektarlık bir tarlaya buğday ekilip, sürülüp, ilaçlanarak hasadı alındı. 

Toplum 5.0’ın sunduğu tüm bu yenilikler daha önce çözüm aranan sosyal problemlere, yenilikçi ve insan temelli çözümler sunarak teknoloji odaklı dünya düzeninden insan merkezli bir düzene dönüşümü sağlama amacı da taşıyor. 

Aslında Toplum 5.0, toplumsal sorunları çözebilen bir yapıya da bürünmüştür. Bunları, “sağlıklı yaşam süresinin uzatılması”, “hareketlilik devriminin gerçekleştirilmesi”, “yeni nesil tedarik zincirinin oluşturulması”, “uygun altyapı geliştirilmesi” ve “finansal teknoloji geliştirilmesi” şeklinde sıralamak mümkündür.

Binlerce kişinin ölümüne sebep olan Covid-19’la birlikte Toplum 5.0’ın daha da fazla önem kazandığı görülmektedir. 

İnsanları evlerinde kalmaya mahkûm eden, birçok işyerinin geçici ya da sürekli olarak kapanmasına, çok sayıda çalışanın geçici ya da sürekli işsiz kalmasına neden olan bu salgın süreci, pek çok şeyi kökünden değiştirmiş gibi gözüküyor. İleride de hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı inancını da toplumda yerleştiği görülmektedir.

Sokağa çıkma kısıtlamalarının uygulandığı pek çok ülkede ve hemen her düzeyde uzaktan eğitim sistemleri kullanılmakta, alışverişlerde elektronik sipariş yöntemine başvurulmaktadır. 

İnsanların bilgi edinmesinde ve zaman geçirmesinde TV ve internet kaynaklarıyla özellikle de sosyal medyanın kullanılması bu süreçte arttı. 

Toplum 5.0, yeni bir çağın kapısını aralarken, ülkemizin bu süreçteki mevcut konumuna da bakma da yarar vardır.

Bu kapsamda, son dönemde ülkemizde düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerin payı azalırken yüksek teknoloji yoğunluklu sanayilerin payı artmıştır. 

Tabiki ülkemizinde aşması gereken bir çok engel de mevcuttur. Bu engellerin başında dijital dönüşümün gerektirdiği yeni teknolojik altyapılara ve bu altyapılarla çalışabilecek “nitelikli iş gücüne” olan ihtiyaçtır. 

Bu kapsamda, ilköğretimden yükseköğretime, eğitimin her kademesinde dijital çağın gerektirdiği yeterlilikleri ve gelecekte daha da önem kazanacağı tahmin edilen üst düzey bilişsel becerilerin kazandırılması gerekmektedir.

Yapay zekâ, büyük veri, otonom robotlar, bulut bilişim gibi dijital çağın öncü teknolojilerinin geliştirilmesi ve bunların üretim süreçlerine uygulanması konusunda teşvikler daha da artırılmalıdır. 

Özellikle yeni nesil üniversitelerin konuşulduğu günümüzde, üniversitelerde yeni teknolojilere yönelik kapasitenin ve bu teknolojilere ayrılan bütçenin daha da artırılması sağlanmalıdır. 

Belli mi olur, belki biz de hep gurur duyduğumuz bir sektörle gelecekte 6.0'a yönelik bir olguyu litaratüre koymuş oluruz. Bilimle kalmamız ve her sektörde yüksek katma değerli ürünler üretmemiz tememnisiyle.

Görüşmek dileğiyle….

Yazarın Diğer Yazıları