Ülke olarak kovid 19 ile mücadele ederken ülke yararına olacak uygulamalar, şu ana kadar olan kazanımlar, maalesef bir takım çıkar gruplarına feda edilmektedir. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi aykırı seslere, muhalefete söz hakkı tanımayan tek yönlü bir bakış açısı ülke adına endişe verici boyutlara ulaşmaktadır.
Şunu açıkça ifade etmekte fayda var; herhangi bir partinin, bir grubun ya da bir siyasi oluşumun temsilcisi, taraftarı ve de fanatiği olmadığımı belirtmek isterim.
Bir yurttaş olarak kaygılarımı dile getirmek istiyorum sadece.
Süreç hepimizi ilgilendiriyor ve bu sorun yediden yetmişe herkesin sorunu olarak görülmeli ve toplumun herkesimi dikkate alınarak adımlar atılmalı, özellikle bilim kurulunun önerilerinin bazı konularda dikkate alınmadığını düşünenlerdenim.
Mesela liglerin haziranın ortasında başlaması ya da Avm lerin açılması gibi.
Koronodan insanı değil kazancı, parayı, kurtarma derdine düştük sanırım.
Ekonomi ekolojiye tabi değilmiş ne yazıkki.
Ekolojiye bağlı olmayan, insana nasıl bağlı olsun ki.
Avm ler küresel kapitalizmin kalbi konumunda, tüketimin mabedi olan tapınaklara dönmüş durumda.
Avm ler için tehlikeli olmayan parklar ve mesire yerleri için tehlikeli, Türkiye ye özgü virüsün özelliği olsa gerek.
Futbol da geri kalamazdı tabiî ki.
TFF başkanı liglerin başlama kararını verebiliyor hiçbir uyarıyı dikkate almadan.
Sporun da bir ekonomisi var, çarklar dönmek zorunda, sağlık, insan hayatı vicdan terazisinde daha hafif kalıyor.
İnsan olarak varoluşumuzu metaya indirgedik, kazanç ile temellendirdik.
Doğaya ait olduğumuzu, doğanın bir parçası olduğumuz gerçeğini unutarak doğanın efendisi olmaya çalıştık ve efendi olma iddiamızda devam ediyor salgınlara rağmen.
Kendi gerçekliğinden kopup kendi hırs ve arzularının esiri olan zavallı insanı daha nelerin beklediğini doğa bize gösterecek.