Siyasi kutuplaşmanın gittikçe arttığı bir döneme işaret etmiştim önceki yazımda.
Siyasi kutuplaşmaya paralel toplumun gerildiğini, toplumsal barışın tehlikeye atıldığına dikkat çekmiştim dilim döndüğünce.
Buna bağlı olarak ülkenin karşı karşıya kaldığı sorunlar ve bu sorunlara yaklaşım biçimleri hamasetin içine hapsolmakta, kaynağı ve dayanağı olmayan umutların toplumda ki karşılığı yok denecek kadar az maalesef.
Geleceğe yönelik endişelerin gittikçe arttığı, siyasete güven duygusunun kaybolmaya devam ettiği bir dönemi endişe ile izliyoruz.
Aşı meselesi bunu en somut örneği.
Ülke olarak yediden yetmişe ortak bir gelecek kurmak, ortak bir duyguda buluşmak kuşkusuz hepimizin tek arzusu.
Siyasete, adalete ve ekonomiye güven katsayısının düştüğü bir atmosferde gelecek endişesinin oluşması kaçınılmaz
Bizleri geçtik bizden sonraki nesillere daha iyi bir ülke bırakmak hepimizin ortak arzusu ve amacı olmalı.
Geleceği inşa etmek, hukuktan, adaletten başlar,
Hukukun üstünlüğünü yeniden inşa etmekten geçer bir ülkenin geleceği,
Üstünlerin hukukundan vazgeçmekle başlar geleceği inşa etmek,
Adaletin bir gün herkese lazım olacağı bilincini inşa etmenin zamanı gelmiştir, geçiyor bile..
Adaleti ve hukuku kendinize sağlayacağınız rant’a kurban ederseniz bir gün bunun bedelini ödersiniz
Ülkenize de yazık olur.
Kendi kabuğunuza çekilir, dünya ya söyleyecek bir sözünüz kalmaz.
Kendi vatandaşınıza da
Bizden sonraki nesillere de.