Fuad Ülger

Elazığ'da Yeni Bir Sektör: Lavanta Üretimi

Fuad Ülger

Elazığ ili coğrafi yapısı ve konumuyla, sanayisiyle,

Yer altı kaynaklarının çıkarılması ve işlenmesiyle,

Tarım ve hayvancılıkla, demografik nüfusuyla,

Ulaşımıyla, verdiği eğitimle ve eğitim düzeyiyle,

Sağlık sektörüyle, kültürel ve sanatsal etkinlikleriyle,

Sportif faaliyetleri ve bu faaliyetlere olan ilgisiyle,

Yöresel yemekleriyle,

Türlü organizasyonları kaldırabilecek kapasitedeki otel yatak sayısıyla,

Doğu ve Güneydoğu’nun en büyük spor salonunu barındırmasıyla,

Yaklaşık 45.000 öğrenci mevcuduyla Fırat Üniversitesiyle,

Misafirperverliğiyle, gelenek ve göreneklerine bağlılığıyla,

Yaşanabilirlik seviyesiyle, vatan ve millet sevdasıyla, iklimiyle, tarihiyle,

Özet olarak hemen her alanda Türkiye’de parmakla gösterilen illerin başında gelir.

Tek tek ayrıntıya girmeyeceğim ancak birkaç hususta detaylandırmanın faydalı olacağı kanaatindeyim.

İlin coğrafi yapısı ve konumunu ele alacak olursak; üç tarafı sularla çevrili olan Elazığ fiziki olarak adeta mini bir Türkiye’dir. Kuzeyden Keban Baraj Gölü, güneyden ve güneybatıdan Karakaya Baraj Gölleri çevrelemektedir. Sınır komşuları olan Malatya, Bingöl, Tunceli, Diyarbakır’la öz kardeştir. Coğrafi yapı bakımından ova olması hasebiyle tarımda bereketli topraklara ve lezzetli ürünlere sahiptir.

Üzüm denince akla Elazığ gelir. Üzüm üretiminde ve yetiştiriciliğinde o kadar gelişmiştir ki yılın 8 ayı taze 12 ayı da taze ve kuru üzüm bulmak mümkündür.

Ulaşım bakımından Türkiye’nin doğuya açılan kapısıdır. Karayolu, havayolu, demiryolu ve suyolu taşımacılıklarının hepsini bir arada kullanabilen nadir bir ildir Elazığ.

Son yıllarda artan oteller misafir kabul kapasitesini maksimum seviyeye taşımıştır. 3, 4 ve 5 yıldızlı otellerde konaklamak mümkündür (Ramada, Dedeman, Akgün vs.). Otellerdeki toplam yatak kapasitesi 2023 yılı itibariyle 2900 civarındadır. (Kamu kurum misafirhaneleri hariç)

Yemeklerinden söz etmek için ayrı bir yazı dizisi gerekeceğinden iki üç cümleyle Elazığ sofrasına saygısızlık etmek istemiyorum.

Tarihi M.Ö. 10.000’e kadar uzanır (Paleolitik dönem yani yontma taş devri). Bu süreçte birçok uygarlık Elazığ’a eski adıyla Harput’a ev sahipliği yapmıştır. Bu bakımdan mevcut Harput bir açık hava müzesidir. Zira Harput halen Kültür Varlıkları Koruma Kurulu tarafından büyük bir titizlikle korunmaktadır.

Harput’ta bulunan doğal güzellikler, tarihi yapılar ve şahsiyetler, yapılan kazılar neticesinde ortaya çıkan Artuklular, Urartular ve diğer medeniyetlerden kalma tarihi eserler Harput’u ziyaret edenlere hoş geldiniz demektedir. Bu arada dünyanın en eğri yapısı Harput Ulu Cami minaresidir Pisa Kulesi değil.

Tektonik bir göl olan Hazar Gölü Türkiye’nin en derin göllerinden biridir. Gölde var olan batık şehir Türkiye çapında turistlerin ziyaretine açıktır. Batık şehri göle dalış yaparak (dalış hocaları nezaretinde) görebilir ve en hafif tabirle hayran kalabilirsiniz. Aynı gölde tertemiz sahillerde yüzme fırsatı bulunmaktadır.

Göle nazır kayak sporu yapabileceğiniz Hazarbaba Kayak Merkezi göle karşı kayak yapılabilen dünyadaki iki kayak merkezinden biridir (Diğeri Alp dağlarında). Aynı dağdan yamaç paraşütü yapabilirsiniz.

Hazarbaba dağı zirvesinden üç göl birden görünmesi açısından Dünyada tektir. Keban Baraj Gölü, Hazar Gölü ve arka yamaçta bulunan bir Buzul Gölü. Dünyada bu özellikte başka bir dağ bulunmamaktadır.

Keban Barajı’nda oluşan çatlaktan gelen su vasıtasıyla oluşan dünyanın en genç şelalesi unvanını elinde bulunduran nam-ı diğer Çırçır Şelalesi’nde alabalık yemek ve su sesiyle ruhu dinlendirmek ayrı bir huzur verir insana…

Elazığ’ı anlatmak elbette sanıldığı kolay değil. Badem Adası, Denizli Kervansarayı, Meryem Ana Kilisesi, Kapalı Çarşı, Bakırcılar Çarşısı, Yemeniciler Çarşısı, Türkiye’nin ilk asansörlü camisi İzzetpaşa Camii, Dünyada sadece Elazığ/Alacakaya’da çıkan ve Kâbe, Beyaz Saray (ABD) gibi yapılarda kullanılan Vişne Mermer sayamadıklarımdan birkaçı.

Ova olması sebebiyle verimli topraklara sahip dediğimiz Elazığ’da özellikle son 3 yıldır üretimi hızla yaygınlaşan ve üreticilerinin yüzünü güldüren bir ürün daha var: Lavanta. 

Her ne kadar Lavanta; Burdur, Isparta yöresinin bir ürünü olarak nam salmışsa da işin uzmanları Elazığ iklimi Lavanta Üretiminde Türkiye’nin en uygun illerinin başında geldiğini söylüyor. 

Tıbbi ve Aromatik Bitkiler grubundan olan lavanta yağıyla, balıyla, suyuyla, turizmiyle birçok alanda üreticisine bir gelir kapısı oluşturuyor. 

Geleneksel ürünlere nazaran neredeyse 10 kat daha fazla kazandıran bir ürün olması nedeniyle bundan 5 sene önce yetiştirilmeye değer bir bitki olarak dikkatimizi çekti. Tabi Elazığ’a nasıl getiririz nasıl yaygınlaştırırız diye hesaplar yapıp kurgular oluşturduk ve Elazığ’a Lavantaya merhaba dedirtmeyi başardık. Bu süreç anlatıldığı kadar basit olmasa da günün sonunda başarının olması geçmişteki zorluk ve yorgunlukları unutturmaya yetiyor. 

İl merkezinde 500 dönümden fazla ekili bir alan, 40’a yakın üretici ve bir Distilasyon (yağ çıkarma) ünitesi bulunuyor. 2023 Kasım ayından itibaren öngörülen toplam alan 4.000 dönüm ve 6 farklı noktada Distilasyon Ünitesi kurulumudur. 

Lavanta Elazığ’da fide halini alıyor, tarlaya dikilip çiçekler elde ediliyor, çiçekler hasat ediliyor, sonrasında yağı çıkarılıp iç ve dış piyasaya sunuluyor. Dikim yapanların, üreticilerin memnuniyet düzeyine bakıldığında ne kadar doğru bir ürünle ilimizi tanıştırdığımızı bir kez daha görüyoruz. 

Türkiye’nin en büyük ikinci lavanta üretim tesisi Elazığ’da bulunuyor. Sezonda ortalama 70 kadın, 12 erkek işçi çalışıyor. İşçiler marifetiyle yılda 8 milyon adet lavanta fidesi üretimi gerçekleştirilip, yurtiçi ve yurtdışına fide temini sağlanıyor. 

5 yıllık yapılan ve yüzde 80’in üzerinde gerçekleşme oranı bulunan programlara göre önümüzde 5 sene içerisinde;

İki tanesi uluslararası olmak üzere toplamda 4 firma lavanta yağı ve ürünlerinin üretim fabrikalarını kuracak. Butik üretim tesisleri zaten şimdiden ilimizdeki bu pazarda kendilerine yer buluyor. 4 fabrika demek elbette en başta istihdam demek. İstihdam demek; yaşam standardının yükselmesi, refah seviyesinin artması, tüm bunlardan dolayı da kültürel olarak Türkiye’de ilk 5’e girebilecek bir Elazığ demek oluyor. 

İlk 5’e girecek bir Elazığ’ı sadece tarımla değil, turizmle, lojistikle, bilimsel çalışmalarla, sağlam binalarla, nizami bir şehir planlamasıyla, eğitim kurumlarının kalitesinin yükseltilmesiyle, sanatsal aktivitelerle, aile yapısının korunmasıyla, yazılım alanında atılacak adımlarla oluşturmak mümkündür. 

Sadece tarımla kalkınma olmaz ancak tarımsız kalkınma da mümkün değildir.

Yazarın Diğer Yazıları