Son 3 yılda başka bir takıma karşı galibiyeti bulunmayan K. Karabükspor’a üstelik kendi sahasında yine mağlup olan Elazığspor’da soruna doğru teşhis konulamamıştı…
Kaleci Okan’a yüklenenler, her zaman olduğu gibi hakemi suçlayanlar, hatalarını kabullenmek yerine faturayı başkalarına kesmeye çalışanlar oldu?
Teknik Sorumlu Ümit TEKOĞLU bile maçın ardından yaptığı açıklamada; Kaleci Ali’nin iyi olmaması dolayısıyla Okan’ı tercih ettiklerini söylerken, bırakın oyuncularına sâhip çıkmayı iki kalecisini birden ateşe attığının farkında değildi?
Hele, herkese 3’er puan dağıtan K. Karabükspor önünde alınan yenilgiyi “telâfi” edeceklerini ifâde etmesi, genç teknik adam için büyük tâlihsizlikti!
Ardından, Turgutluspor’a deplasmanda mağlup olan ve son 3 haftayı puansız geçen Elazığspor düşme hattına gerilerken, Etimesgut Belediyespor Maçı’na tâbiri câizse “diken üstünde” çıktı…
***
Maçtan sonraki gelişmeleri yorumlamadan önce, Etimesgut Belediyespor Maçı’nda yaşananları ele alalım…
Gece meydana gelen yoğun kar yağışı dolayısıyla Doğukent Stadyumu’nun zemini, Türkiye’de üst düzey lig maçlarının oynandığı stadyumların olumsuz görüntülerinin aksine pırıl pırıldı…
Ne kardan zerre kadar bir iz, ne de temizlenen zeminde bir bozulma, su birikintisi veya kayganlık göremedik!
Emeği geçenlere, yapımı kadar bakımını üstlenen ve başarıyla sürdürenlere de kamuoyu adına teşekkür ediyorum…
***
Turgutluspor’a mağlup olan 11’den; cezâlı Hebat ile Cihan CANPOLAT kadroda yer almazken, Muhammet Umut ile Yusuf Ensar, Etimesgut Belediyespor’a karşı 11’de sahaya sürülen iki farklı isimdi.
Dizilişe gelince, Turgutlu’da olduğu gibi Kalede Ali yer alırken, önünde; Eren, Yiğitcan, Ömer Faruk, Hasan’dan oluşan 4’lü savunma, önlerinde tek önlibero Kadir TAŞOĞLU, sonra Fırat ERGÜN, Kadir BEKMEZCİ, Muhammed Umut, Yusuf ENSAR ve önlerinde Cengizhan şeklinde oyuna 4-1-4-1 gibi başlayan bordo-beyazlılar’da zaman zaman iki Kadir, ayrıca da kanatlar ile önde görevlendirilen isimlerin dönüşümlü ve değişken oynamasıyla rakip savunmanın dengesinin bozulması amaçlansa da Elazığspor, ne savunmada ne de ofansta hiçbir varlık gösteremedi?
***
Kalemize gelen ilk topun gol olmasıyla birlikte âdeta maça 1-0 yenik başlayan Elazığspor, Cengizhan’ın bireysel şut denemeleri dışında, organize atak geliştiremediği ve pozisyon üretemediği için tüm umudunu duran toplardan bulunabilecek bir gole bağlamıştı?
Bu stratejiyle sonuca ulaşamayan Elazığspor’a karşı, kontratakta olduğu gibi hücumda mükemmel çoğaldıkları için set oyununda da başarılı olan Etimesgut Belediyespor, gerek ayağa isâbetli toplarla pas bağlantısı, gerekse diri ve güçlü fizikî yapısıyla özellikle 2’li mücâdelelerde üstünlük sağlayarak maçın hâkimi oldu!
28. Dakika’da 2 farklı geriye düşen Elazığspor’da en azından koşup mücâdele edecek Muhammet Umut’un -eğer sakatlığı yoksa- 32. Dakika’da oyundan alınması büyük hataydı ve bordo-beyazlı takımın orta sahasının iyice çökmesine sebep oldu?
Muhammed ILDIZ’ın fizikî yetersizliği sebebiyle oyuna sonradan alınması doğru olabilir ama, organize ataklar geliştiren rakibe karşı kalabalık orta sahayı seyreltmek intihar etmek demekti ve maalesef tespitimiz doğru çıktı!
Etimesgut Belediyespor; Ömer Faruk ile Âlim’in kaydettikleri 2’şer golle ilk yarı sonunda farkı 4’e yükseltirken, bu 2 oyuncu topu boş kaleye gönderen isimlerdi, aslında golü kazandıran rakibin onlara “al da at dercesine” sergilediği organize pas bağlantısı ve takım oyunu oldu…
***
İlk Yarı’nın bitiş düdüğüyle birlikte; Doğukent Stadyumu hoparlörlerinden yükselen Erkin KORAY’ın “fesuphanallah” diye bilinen meşhur parçası;
Arkası gelmez dertlerimin, bıktım illallah
Biri biterken öbürü de başlar, vermesin Allah
Böyle gelmiş, böyle gidecek korkarım Vallah
Yok mu çâresi dostlar, fesuphanallah!..
Dizeleriyle soyunma odasına giden Elazığspor’un hâlini anlatır gibiydi?..
Parçayı dinlerken, Elazığspor’un geçmişte iç sahada Beşiktaş’a ve Gaziantepspor’a aynı skorlarla 5-0 yenildiği 2 ayrı Türkiye Kupası Maçı’nı hatırladım, ama 53 yıllık geçmişimizde ilk yarısını 4-0 mağlup tamamladığımız bir iç saha müsabakamızı hatırlamıyorum!..
***
2. Yarı’ya 2 değişiklikle başlayan Elazığspor’da Cengizhan ile Yusuf Ensar, yerlerini Fırat Sefa ile Selim Enes’e bırakırlarken, son 20 dakikada Fırat ERGÜN’ün yerine de İzzet oyuna dâhil oldu.
Fırat Sefa gayretliydi, İzzet attığı gole rağmen hazır değildi ve sakatlanma endişesi taşıdığı çok belliydi, Selim Enes ise top kullanımı ve ikili mücâdelede top kazanımıyla takıma katkı sağlarken, 11’de şans verilen birçok isimden çok daha iyiydi!
Elazığspor 2. Yarı’da Muhammed ILDIZ’ın üst direkten dönen bir topu ve İzzet’in rakibe çarparak ağlara giden topla kazandığı gol dışında rakip kalede tehlike oluşturamadı?,
Oysa rakip takım, Kaleci Ali’nin kurtardığı mutlak gollük pozisyonlar ile oyuncularının becerisizlikleri neticesinde kaçırdığı net fırsatların yarısını gole çevirse, Etimesgut Belediyespor tarihî bir fark yapar, Elazığspor da iç sahada “rekor” kıracak bir hezimete uğrardı!
***
Elazığspor 2-0 mağlupken Kaleci Ali’ye gelen her topta “Ali onu da ye Ali!” diye bağıranlar ile Etimesgut Belediyespor’un savunmamızın solundan geliştirdiği atakların gol olmasına bakıp da kabahati genç oyuncu Hasan EKİCİ’ye yıkanlar, Teknik Sorumlu Ümit TEKOĞLU da dâhil olmak üzere herhâlde orta alandan Allah’ın bir kulunun Elazığspor Savunması’na yardıma koşmadığını ve yürüyerek geriye dönüldüğünü görmediler?
Bordo-beyazlı takımın kanat oyuncuları da savunmanın sağına ya da soluna yardıma gelmezlerken, hücuma her çıkışta “ezbere ve gelişi güzel” orta yapmaya çalışan Elazığsporlu oyunculara karşı, final paslarını arkadaşlarına “al da at” dercesine mükemmellikte ikrâm eden rakip oyuncular, itiraf etmeliyiz ki Etimesgut Belediyespor’un puan cetvelindeki sırasının çok üstünde bir futbol sergilediler!
Futbolun temel felsefesi; “Takım gol atar ve takım gol yer” ilkesine dayanır!
Bir takımı tek başına bireysel performans başarıya taşıyamayacağı gibi, yine bir takımı her maçta tek başına bireysel hatâlar başarısız kılmaz!
Baştan dedik ya; K. Karabükspor’a üstelik kendi sahasında mağlup olan Elazığspor’da soruna doğru teşhis koyamayan ve Kaleci Okan’a fatura çıkaranlar, Etimesgut Belediyespor yenilgisini de Kaleci Ali ile genç Hasan EKİCİ’ye yükleyebilirler, ancak bilenleri tatmin / iknâ edemezler?
***
Elazığspor –Etimesgut Belediyespor Maçı’nın ardından, mikrofonlara maçı değerlendiren ve Hebat’ın yokluğunda rakibin, genç Hasan’ın savunduğu taraftan gelerek goller bulduğunu anlatan ancak, herşeye rağmen; “Bu takım küme düşmeyecek!” diyen Teknik Sorumlu Ümit TEKOĞLU’nun hiç hesapta yokken ilerleyen saatlerde Elazığspor’un resmî sitesinden “istifa ettiği” duyuruldu!
Tıpkı Teknik Direktör Orhan KAYNAK’ın maç sonunda yaptığı açıklamada gelecek hakkında konuştuktan sonra yönetim tarafından “istifa” ettiğinin duyurulması gibi?
Dün Orhan KAYNAK’a “yabancı hocaların ne işi var Elazığ’da?” diye eleştiri yapanlar, bugün “İşte Elazığlı teknik heyet, işte Elazığlı gençler, niye beceremediler?” diye ahkâm kesiyorlar?
Biz, Orhan KAYNAK gönderildikten sonra da; “Sorun teknik heyet değişikliğiyle çözülmez!” dedik…
Üstelik şu gerçek bilinmeli ki; Elazığspor’un “Elazığlı” denilen teknik heyetinde yer alan teknik adamlardan Ümit TEKOĞLU dışında hiçbiri “Elazığlı” değildi!
Yani, anlayacağınız; Bir Elazığlı Teknik Sorumlu bile, ekibini Elazığlı Antrenörler’den oluşturamadı ama sonuçta Elazığlı teknik adamların önü kesildi?
Elazığspor’da gönderilen teknik adamlar ile futbolculara bakıp da olan biteni idrâk edenler ve “Arkası gelmez dertlerimin” parçasını dinleyenler, “Böyle gelmiş, böyle gidecek korkarım Vallah” dizelerinden sonra, “fesuphanallah!..” diye iç geçirdi!