Vehbi Coşkun

Elazığ Ne Durumda?

Vehbi Coşkun

Elazığ’ın bugünkü mevcut durumunu ortaya koyabilmek amacıyla çevre illerle kıyaslanmasına dudak bükenler, emin olun ki bu memleketin geçmişteki konumundan bîhaber olanlardır…

Bırakın komşularımızı, Şanlıurfa’dan Sivas’a, Kahramanmaraş’tan Van’a, Adıyaman’dan Erzurum’a uzanan çok daha geniş bir coğrafyada bulunan kentlerle karşılaştırıldığında dahi, taşıdığı birçok özellikle kalkınmışlık sıralamasında en az ilk 3’te yer alırdı geçmişteki Elazığ?..

Meselâ, bu kıyaslamayı bizim dışımızda bir gazeteci yapmış olsa, somut tespitlerle ne teşhiste bulunur, bakalım isterseniz?

Yıl 1975, Mayıs ayı…

Elazığspor’un Türkiye 3. Ligi’nde rekorlar kırarak İlk Şampiyonluğunu yaşadığı 1974-1975 Sezonu’nun son maçı…

Elazığ Atatürk Stadyumu’nda oynanacak olan, bordo-beyazlı takımımızın Şampiyonluk Kupası’nı alacağı Elazığspor – Tarsus İdman Yurdu Müsabakası’nı ve düzenlenecek kutlamaları tâkip etmek üzere Elazığ’a gelen birçok gazeteciden biri de Milliyet Gazetesi muhabiri Muzaffer BAL…

Öyle her haberin yer almadığı, büyük önem taşıyan ve kitleleri ilgilendiren gelişmelerin bile “bölgesel haberler” sayfasında kısaca yer bulabildiği dönemler…

Milliyet Gazetesi tam bir sayfa yer ayırmış Elazığspor’un destanımsı şampiyonluğuna.

Muzaffer BAL, Adana’dan gelen bir muhabir olarak kaleme aldığı notlarda Elazığ’ın batı girişindeki karayolunu örnek gösteriyor okurlarına…

“Elazığ’ı batıya bağlayan, 30 km uzunluğunda üstelik gidiş-geliş olmak üzere çift yönlü bir yol var ki en gelişmiş şehirlerimizde bile yok böyle bir yol” diyor…

Hani 16 senedir dinlediğimiz, bıkmadan usanmadan istisnasız her seçim döneminde “duble” ya da son dönemlerdeki tabiriyle “bölünmüş” yol olarak propaganda amaçlı dile getirilen yollar var ya, 40 yıl önce daha o dönemde, o yollara sahipti Elazığ?..

Sonra fabrikalar ve sanayi…

Doğudaki tek çim zeminli stadyum; Elazığ Atatürk Stadyumu!..

Üretimden tüketime, kısa notlarla bir bir belgelemiş gazeteci Muzaffer BAL, 1975’in Elazığ’ını…

***

Sadece karayolları değil…

Hani her fırsatta altı kalın çizgilerle çizilerek vurgulanan Elazığ’ın coğrafi konumunun sağladığı “bölgesel” jeopolitik ve stratejik önem, geçmişte özenle dikkate alınmış…

1930’lardan beri demiryollarında yalnız yük taşımacılığı değil yolcu taşımacılığı ile seyahat, 1940’lardan itibaren de havaalanı ve uçak hizmetlerinden yararlanmış Elazığ…

Yani, günümüzde çağın imkânlarıyla doğal olarak yaygınlaşan bu hizmetlere, öteki iller gibi yabancı değildi Elazığ?

O nedenle, günümüzde siyasi kayırmalarla il olabilen birçok şehrin yatırım alanında aldığı pay ve kalkınmışlık düzeyinde kat ettikleri mesafe, ister istemez Elazığ’ın geçmişini bilenlerin memnuniyetsizliğine yegâne sebeptir!..

Bu husus, merkezî hükümet politikalarının bir sonucu olduğu kadar, Elazığ’ın hakkını ve hukukunu koruması gereken milletvekili, bürokrat veya benzeri bir temsilcinin eksikliğiyle bağdaştırıldığı içindir ki “Sahipsiz Elazığ!” deyimi, tüm karşı çıkmalara ve de inkâr çabalarına rağmen toplum tarafından benimsenmiş, hatta her fırsatta uğranılan haksızlıklara karşı haykırılan bir slogana dönüştürülmüştür!..

***

Pekâlâ’ nasıl oluyor da geçmişte sadece yatırım alanında değil, eğitim, kültür ve sosyal hayatın gelişmişliği bakımından da bölgesindeki diğer şehirlerle kıyaslanmayacak ölçüde ve “Doğu’nun Paris’i” tanımına uygun düzeyde ileri olan Elazığ, günümüzde her açıdan komşularına imrenir hâle geldi?

İşte halkın her türlü talebini karşılayacak, sorunlarına çözüm üretebilecek “sâhip” arama noktasında geçmişe göre gerek merkezî hükümet politikalarındaki yetersizlik, gerekse hizmete ulaşabilme konusundaki “sahipsizlik”, bugün içinde bulunduğumuz karamsarlık tablosunu hazırladı!..

***

Bakın son yıllarda muhalefet olmayı unutan Elazığ, iktidara tam ve “rekor” olarak nitelenen oy desteğine rağmen, hizmet konusunda “avantaj” sağlayabilecek bir “bakanlık” alamıyorsa sebebini iyi düşünmek gerek?

Hele, dün Bingöllü Kalkınma Bakanı, bugün Malatyalı Gümrük ve Ticaret Bakanı, Elazığ Havalimanı’na her gelişlerinde; “Elazığ’ın Bakanı sayılırlar?” takdimiyle anılıyorlarsa, Elazığ’ın bugün geldiği durum belli değil mi?

Elazığ’ın bugün nereden nereye geldiğini ortaya koyabilmek amacıyla, çevre illerle kıyaslanmasına dudak bükenler var ya, emin olun ki; hem bu memleketin geçmişini bilmeyenler, hem de siyâsî kaygılarla geçmişin, dolayısıyla bugünün gerçeklerinin üstünü örtmeye çalışanlardır!..

Bizim siyasi kaygımız yok?

Bizim kaygımız Elazığ…

Ancak, bu durumdan sadece bizi yönetenleri sorumlu tutmak çok yanlış elbette!

“Bir şehrin kaderini sadece yönetenlerin ufku ve kalitesi değil, yönetilenlerin kültür ve eğitim düzeyi de belirler!…” demiş ya Yazar Dücane CÜNDİOĞLU…

Tam da günümüzün Elazığ’ı biçilmiş kaftan bu konuda?

Yazarın Diğer Yazıları