Vehbi Coşkun

Suç Hep Anayasa'da

Vehbi Coşkun

12 Eylül 1980 sonrası MGK Başkanı olarak “Devlet Başkanı” ve “Genel Kurmay Başkanı” unvanlarına sâhipti Org. Kenan EVREN…
Sonra 1982 Anayasası’nın halkoyuna sunulmasıyla cumhurbaşkanı seçilecekti.
Oysa, tek adaydı EVREN?..
Yani, “seçim” denilebilmesi için birden fazla tercih seçeneğinin olması gerekirken, cumhurbaşkanlığı koltuğu için “tek” aday olarak sunulmuştu halka?..
İsteseniz de istemeseniz de oy kullanabileceğiniz tek aday!
Dolayısıyla, başka aday olmadığı gündeme bile getirilmedi?
Hattâ, Anayasa için “Evet” demekle, sâdece hazırlanan yasaları “tasdik” görevini yerine getireceğini zanneden halk, ilâveten bir de cumhurbaşkanı seçeceğinin farkında bile değildi?
Düpedüz haberi yoktu halkın olan bitenden!
Oysa, Anayasa’ya “Evet” ya da “Hayır” oyu verilecek, çoğunluk “Evet” derse; o güne kadar MGK Başkanı ve Genel Kurmay Başkanı olarak anılan Org. Kenan EVREN, “Cumhurbaşkanı” seçilmiş olacaktı?..
O günlerde Avrupa’da oynanan, gerek G.Saray, F. Bahçe, Beşiktaş ve Trabzon olmak üzere kulüp takımlarımızın, gerekse Millî Takımımız’ın siyah-beyaz tek televizyonumuz TRT’den canlı yayınlanan her müsabakasında sahaya atlayan ve “Anayasa’ya Hayır!” pankartı açanların doğurduğu antipati, TRT sunucusunun yorumu da eklenince, yapılan eylemin amacını dahi bilmeyen halkın tepkisini çekmeye yetiyordu!..
Sırf solcu ve de devlet düşmanları diye lanse edilen pankart açanlar “Hayır” dedikleri için, vereceği oyla Cumhurbaşkanı’nı belirleyeceğinin farkında bile olmayan halk, “Devletin Bekası” mantığıyla sandığa yönlendirildi ve % 92 oranında “Evet” oyuyla hem Anayasa’yı, hem de Org. Kenan EVREN’in Cumhurbaşkanlığı’nı kabûl etti?
***
İster MGK Başkanı ve Devlet Başkanı olduğu günlerde Genel Kurmay Başkanı olarak, ister Anayasa’nın ezici bir üstünlükle kabûl edilmesinin ardından Cumhurbaşkanı unvanıyla Kenan EVREN’in Türkiye’yi dolaşırken meydanlara topladığı kitlelerin mevcut ve hâkim güce teslimiyeti sonucu yaptığı tezahüratlar, alkış, ilgi ve destek imrenilecek boyutta, medya desteği de had safhadaydı!
Ne sağdan, ne soldan muhalefet eden bir Allah’ın kulu yoktu Kenan EVREN’e, ya da baskı ortamında sesini çıkaramıyordu hiç kimse?
EVREN, çevresindekilere, meydanlardaki kitlelere ya da televizyon kameraları karşısında mikrofonlara her fırsatta ihtilâli neden yaptıklarını anlatırken, alkışlar arşa yükseliyordu?
Konya’da ‘hacı çocuğu’, Diyarbakır’da ‘halk çocuğu’, Ankara’da ‘asker çocuğu’ misâli yakıştırmalar yapılan Kenan EVREN, Erzurum’da Ramazan Ayı’nda oruçlu topluluğun karşısında su içme gafını, âyet ve hadis meâlleriyle geçiştirmeye çabalarken, nabza göre şerbet sunulduğunu fark edemeyen Erzurumlular, Evrenpaşa’yı avuçları patlarcasına alkışlıyorlardı?
Ağamız da, paşamız da, varımız, yoğumuz da Kenan EVREN’di!..
Caddelerimize, okullarımıza O’nun ismini vermek için yarıştı tüm iller o günlerde…
Paşanın gözüne girme gayretleri olarak görülüyordu o dönemde bugün “yalakalık” diye nitelenen girişimler!..
Elazığ da dâhil olmak üzere Anadolu’nun hangi ücra köşesine giderse gitsin, krallar gibi karşılandı, asfaltlar döküldü yollara, binalar kireç beyazına boyandı!..
Her zaman olduğu gibi “bana değmeyen yılan bin yaşasın!” düşüncesine sâhip olanlaro dönemde de sessiz kalmayı sürdürürlerken, Kenan EVREN’in Cumhurbaşkanlığı koltuğunu Turgut ÖZAL’a devretmesinin ardından, yıllar sonra bir anlam ifâde etmeyen eleştiriler başladı?
***
Sonrası malûm, vur abalıya misâlî; “Bu Anayasa’yı kim getirdi, kimler kabûl etti?” diyenler, gökten indirilmiş de kendilerinin hiç haberi olmamış gibi davrananlar, sürekli bir suçlu aradı, durdular!
12 Eylül İhtilâli’nin kime, kimlere karşı yapıldığı hususunda anlaşıp uzlaşamayanlar; “Darbe Anayasası hâlâ yürürlükte” diye feverân edip dert yanmakla ortak bir çizgide buluştular nitekim!
Ardından; “Bir kereyle bir şey olmaz” söylemiyle Anayasa’nın delinmesine râzı olanlar, daha sonra ilerleyen yıllarla birlikte bilmem kaç maddesinin değişikliğe uğramasına rağmen “kökten” bir değişime uğramadığı için olsa gerek “Darbe Anayasası hâlâ yürürlükte” yakınmasına sığınarak, kendi sorumluluklarını anayasanın üzerine yıkıp, yine anayasayı suçladılar!
***
Şimdi “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” olarak adlandırılan ve 16 Nisan 2017 Tarihi’nde referanduma sunulan Anayasa Değişikliği Maddeleri’nin ne anlama geldiğini biliyor mu vatandaş?
% 85.32 katılım oranıyla; Anayasa’ya % 51.41 oranında “Evet”, % 48.59 oranında da “Hayır” diye oy kullanan halk, sâdece sempati duyduğu siyâsî parti ve o partinin “Genel Başkanı” ne dediyse meydanlarda emin olun ona göre hareket etti!
Bir de 2019’da yapılması gereken Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri’yle birlikte yürürlüğe girmesi plânlanan ve o zamana kadar da TBMM’de çıkarılacak yasa ve yönetmeliklerle altyapısının tam olarak hazırlanması gereken sistem, siyâsî kaygılarla erkene alınarak 24 Haziran 2018’de gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri’yle birlikte alel acele yürürlüğe sokulmak zorunda kalınınca, şimdi referandumla kabul edilen Yeni Anayasa’nın nasıl uygulanacağı tam bir muamma hâline geldi?
24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimi sonucunda; % 88.19 Katılım oranıyla kullanılan oyların % 52.59’unu alan Recep Tayyip ERDOĞAN Cumhurbaşkanı seçilmiştir ve yalnız bu sonuç kesindir…
Çünkü; bakmayın siz atıp tuttuklarına“Yeni Anayasa” ile TBMM de dâhil olmak üzere genelde işleyişin ne olacağı hususunda hiç kimse yeterli bir bilgiye sâhip değildir?
***
Oy kullanan halk, 16 Nisan Referandumu’nda nasıl ki sempati duyduğu siyâsî parti ve o partinin “Genel Başkanı”nın isteği doğrultusunda Anayasa Değişikliği’ne “Evet” ya da “Hayır” dediyse, 24 Haziran’da Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimi’nde de kendi siyâsî tercihi ve düşüncesi yerine, “Cumhur” ya da “Millet” İttifakları ne dediyse o doğrultuda oy kullandığı için, neticedebugün kazananın da, kaybedenin de hoşnut olmadığı bir tablo belirdi!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın Yeni Anayasa gereği ülkeyi geniş yetkilerle yöneteceği bir dönem başlıyor ama, bugün Anayasa’yı hiç konuşmayanlar ve gözardı edenler, Sayın ERDOĞAN’ın görev süresinin bitimiyle birlikte koltuğu bir başkasına devrettiği zaman Anayasa’dan yakınmaya başlarlarsa işte o zaman geçmişte yaşananları hatırlasak da, elbette bir yararı olmayacaktır?
Geçmişte olduğu gibi sonrası malûm, emin olun vur abalıya misâlî; “Bu Anayasa’yı kim getirdi, kimler kabûl etti?” diyenler olacak, gökten indirilmiş de kendilerinin hiç haberi olmamış gibi davrananlar, tarih tekerrür ederse şayet, yinesorumluluklarını Anayasa’nın üzerine yıkıp, Anayasa’yı suçlayacaklar, yinegünü kurtarmaya çabalayacaklardır!
Bakın görün, yaşarsak göreceğiz hep birlikte!

Yazarın Diğer Yazıları